KASIM BABA’NIN SIRLANMASI-8
Hizmet ve Allah’ın Yardımı “Arap Camii’nden bugüne kadar binlerce öğrenci yetiştirdim” diyen Kasım Baba, küçüklükten itibaren olan bu hali (1950’lilerden itibaren) zamanı geldi diye gerçekleştirmeye çalıştığını anlatır: “Ben de bir aşk vardır. ‘Ben bu vatana nasıl hizmet ederim’. Bu millete İslâm’a hizmet etmeye hizmet edeceğim diyen insana Allah yardım ediyor.” Kasım Baba’nın farklı zamanlarda çeşitli ziyaretçileri olur. Bunlardan birisi de bir kız öğrenci olur. Onun anlatımıyla; “Bir kız talebe geldi. ‘Ben geç kaldım. Bana hiç burs yok mu’ dedi. Dedim ‘nerede okuyorsun?’, ‘İlahiyatta okuyorum’ dedi. ‘Peki sana bir şartla burs vereceğim. Benim öldüğümü duyduğunda bana bir Yasin okuyacağına söz verir misin?’ diye sordum. O da ‘okuyacağım, söz veriyorum’ dedi. İrşat ve Tebliğde Yöntem-Sevgi Dili Yurt dışında da hizmetlerini sürdüren Kasım Baba, orada irşat ve tebliğ vazifelerinde bulunur. İrşat ve tebliğde kendine göre metot ve yöntemler uygulayarak insanların gönlünü ve kalbini kazanır. Sibirya’da yaşadığı bir olayı kendisi şu şekilde nakletmektedir: “Sibirya’ya gittim. İslâm’ı anlatıyorum. Sibirya’da bir çocuk diğer çocuğa İslâm’ı anlatıyor. İslâm’ı anlatan, Müslüman olmayana ağır bir kelime kullanınca, diğer Müslüman olmayan çocuk utandı. Ben de o mahcup olmasın diye, sıkılmasın ve utanmasın diye takkemi o çocuğun başına koydum. Üç dört ay sonra haber geldi, o çocuk Müslüman olmuş. Adını da Kasım Baba almış. Onun gönlünü satın almışım.” Doktor ve Su Tesisatçısının Evliliği Toplumun farklı katmanlarından insanlarla muhatap olan Kasım Baba, onların makam, mevki ve statülerine göre farklı uygulamalar yapmaz. Onları dinler, anlamaya çalışır, dertlerine derman olur, ihtiyaçlarını giderir, kalplerine sükûn verir, gönüllerine ulaşır, sevgilerini ve güvenlerini kazanır. Gelen halinden memnun olarak, alacağını temin etmiş bir şekilde gönül rahatlığı ve huzuruyla gider. Elbette oraya giden Kasım Baba’nın irfan sofrasından bir kere tattı mı, onun manevî zevkiyle gönül ocağına tekrar tekrar gelmeyi arzular. Çaresizler, kimsesizler, garipler, yalnızlar, gönlü kırıklar, kalbi buruklar, muhtaçlar, maddî ve manevî ihtiyaç sahipleri, Kasım Baba’nın muhabbet bahçesine uğrar, ihyacı olanı almış bir şekilde bir başka menzile yol alır. İşte bu çaresizlerden birisi de hanım bir hekimdir. Kasım Baba’nın anlatımıyla hanım doktorun maruzatı hüzünlü ve ümit var bir örnek olarak başlangıçta yürekleri sıkar, ancak akabinde gönülleri ferahlatır: “Bir gün bir hanım geldi. Okumuş, kültürlü olduğu belli… Doktormuş. İstanbul’un büyük ilçelerinden birisinde iyi bir hastanede doktormuş… ‘Beyin ne iş yapıyor’ diye sordum. Kadın kocasının ‘su tesisatçısı olduğunu’ söyledi. ‘Peki bu evlilik nasıl oldu?’, dedim. ‘Sen doktorsun, o bir su tesisatçısı…’ O da şunları anlattı: ‘İlk, ortaokul ve liseden beri tanışıyorduk. O lisede sınıfta kalınca, babası bir tesisatçı ustasının yanına vermiş. O da su tesisatçısı oldu.’ ‘Mutluyum’ dedi. Kasım Baba da sormuş ‘buraya niye geldin’ diye. Kadın da: ‘Ben duanın gücüne inanıyorum. Benim için bir dua eder misiniz… Çocuğum olmuyor…’ Kasım Baba: ‘Sen kaderine razısın, terbiyeli bir insansın, ben de sana dua ederim. Allah senin duanı, niyetini kabul etsin. Sen bu ahlâk üzere olduğun müddetçe Allah sana hayırlı bir zürriyet ihsan eylesin.’ Kasım Baba anlatmasına şöyle devam eder: Bana dua talebinde bulunan bayan hekim ‘bir buçuk sene sonra, kucağında çocuğuyla yanıma geldi, ben de çok memnun oldum, sevindim.’[1] |
13 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |