KASIM BABA’NIN SIRLANMASI-3 İnsan Yetiştirmek Kasım Baba, insan yetiştirmenin önemini her ortamda ifade ederken, uzman/kaliteli insan yetiştirmenin gerekliliğini bize hatırlatmaktadır. Kabiliyet ve yeteneklere göre insan eğitiminin yapılmasını, aksi takdirde insanların zayi olacağını, zaman ve maddî kayıplarla karşılaşılacağı uyarısında bulunur: “İlim nedir? ‘İlim, ilim bilmektir’ diyor ya, ilim bilimi öğretiyor. Sadece başımız için kaç tane doktor lazım biliyor musun? Nöroloji, kulak burun boğaz, beyin cerrahı, göz, cilt, diş vs. en az on tane doktor lazım. Bu doktorların kendi alanlarının dışında uzmanlıkları yok. Başımızdan aşağısı daha duruyor. Demek ki göz doktoru burundan anlamıyor, burun doktoru kulaktan anlamıyor, kulak doktoru ağızdan anlamıyor, beyinden anlamıyor. Bir numaralı beyin doktorusun ama gözden anlamıyorsun. Demek ki bize sadece doktor değil kendi dalında uzman insanlar lazım. Bu insanları yetiştirmek lazım ve çalışmalarımızı yaparken de hem dini sahada din eğitimi vermek, hem de sosyal alanda başarılı insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Ben Kur’an kursu hocalığı yaptığım için biraz insandan anlıyorum. Bir talebe getiriyorlar bana, ‘hocam bunu hafız yap’. Bakıyorum çocuğa, bundan hafız olmaz, ne olur? Bundan esnaf olur. Babası, yok hocam yok deyip itiraz diyor. Ben de diyorum ki: ‘Hadi bakalım kim haklı çıkacak.’ Hayatım boyunca defalarca haklı çıktım. İnsanlar Kur’ân kursunu bitiriyor, işsiz güçsüz ekmek derdine düşüyor. Demek ki bu işe kabiliyetli çocuklar seçilmeli, seçilenlere de iyi eğitim verilmeli ve eğitimi bitirince de hazır olması sağlanmalı. Peki diğer çocuklar dini öğrenmesinler mi? Yok, öyle bir şey demiyorum. Tabi ki öğrensinler. İlmihal bilgilerini öğrensinler, helali haramı öğrensinler. Ama yeteneği olmayan binlerce genci toplumdan tedriç etmenin bir anlamı yok.” Geleneğimizdeki erdemli insan ve meslek erbabı yetiştiren Ahilik Teşkilatı ve dergâhların hayati derecede önemli olduğunu belirten Kasım Baba, bir insanımızı ve gencimizi kaybetme lüksümüzün olmadığını özellikle ifade etmektedir: “Burada Osmanlı’dan bir örnek verecek olursam, Osmanlı Devleti insanları kabiliyetine göre ayırıyor ve insanları Ahilik Teşkilatı ile meslek sahibi yapıyordu. Mesela, dergâhlar bir eğitim yuvasıydı. Haylaz olanları, başarılı olamayanları güreşçi yaparlardı. Bu, onların, insanı ne kadar çok tanıdıklarının bir göstergesidir. Allah (cc) bütün insanları kabiliyetlerine göre ayırmıştır. Herkes her şeyi ister ama olmaz, kabiliyet meselesi bu.”[1] Kabiliyet ve yeteneklerine göre insanların eğitimine dikkat çeken Kasım Baba, sporun da bir ahlâk ve edep vasıtası olduğunu düşünür. Nitekim gençliğinde sporla ilgilenen Kasım Baba, büyük güreşçi Yaşar Doğu’nun öğrencisi olur. Bu dönemde kendi kilosunda Türkiye şampiyonu olur. On sekizden başlayıp yirmili yaşlara kadar güreş sporuyla uğraşan Kasım Baba, medresedeki hocası Yusuf Ziya Efendi’nin ona “bir tercih yapacaksın ya spor ile uğraşacaksın ya da talebeliğe devam edeceksin. İkisini bir arada sürdürmen mümkün değil” sözleri üzerine güreşi bırakır. Anlatılanlara göre, hocasının ikazından sonra da, Kasım Baba bir müddet gizlice güreşle ilgilenir. Ona göre spor ruhî ve bedenî gelişmeye katkıda bulunan bir spordur. Bununla birlikte Kasım Baba, gençleri iyi ahlâk sahibi olmaları, adap ve edep içerisinde bir spor dalıyla ilgilenmelerini teşvik eder.[2] [1] “İslam Dünyası ve Geleceği”, Feyz Dergisi, 4 Mart 2011 tarihli Kasım Baba ile söyleşi. [2] Nazım Kuruca, “Giresunlu İki Mürşit: Hafız Osman Efendi (Abbasoğlu) ve Baba Kasım”, (Yağcıoğlu) Geçmişten Günümüze Giresun’da Dinî Ve Kültürel Hayat Sempozyumu-I (25-27 Ekim 2013) Bildiriler, Editör: Mehmet Fatsa, Giresun İl Özel İdaresi Kültür Serisi-2, 142. |
14 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |