• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
KASIM BABA’NIN SIRLANMASI-2

Bana Bir Ad Koyun

Kasım Baba kendisine bir isim verilmesinin önemli olmadığını, önemli olanın İslâm’a ve Müslümanlara hizmet olduğunun ısrarla belirtmektedir: “Benim hayatım ve yaptıklarım anlatıldığı zaman musallanın üzerinde buna bir ad koyacağız, ha bu işi anca bir molla yapabilir derseniz molla olsun, eğer bu işi bir şeyh yapabilir derseniz adım şeyh olsun, ama eğer bu işi yapan adam mürşittir ümmet-i Muhammed'i irşat ermiştir diyorsanız adım Mürşit olsun. Orda adımı ne korsanız ben oyum vasiyetimi böylece size açıklıyorum. Oraya kadar ben şuyum buyum diyemem. Ben efendilerimin vekiliyim diyorum.

Şimdi bizim dükkânda çeşit bol. Rabbim de beni mahcup etmiyor. Ben Ya Rabbi ben neye yaradığımı bilmiyorum diyorum. Cenab-ı Hakk’a şükürler olsun ki bu yaşıma kadar ‘ben de buyum’ dedirtmedi. Ama böyle, ben büyüklerimden duyduğumu anlatıyorum, büyüklerimden gördüğümü anlatıyorum, büyüklerimden öğrendiğimi anlatıyorum diyen adamdan da Mürşit olmaz. Benden de olmaz. … talebe geldik talebe gidiyoruz. Yani biz talep ediciyiz, ta ki musallaya kadar. Musalladan sonra neyse sermayemiz onunla orada görüşeceğiz. Allah’a şükürler olsun, Kur’ân okudum okuttum, hafızlar yetiştirdim, çok insanlara vesile oldum, istikamete girmeleri için telkinlerde bulundum, memleketin çok yerlerine çok eserler yaptırdık ama hiçbir yerde de demedim ki bu eserler Kasım Hoca’nındır, hayır, bunlar ümmet-i Muhammed’in eserleridir. Bak en son da buraya Bereketzade’ye geldim… Burada da Kasım Hoca yok, Bereketzade var. Bereketzade’nin feyzi boldur, bereketzade ne isterse o olur.”[1]

Bereketli Cami

Kasım Baba, çok bakımsız olan Bereketzade’yi bir buçuk yılda güzel hale dönüştürdüğünü anlatır. Ona göre mesele hizmetten geçmektedir: Memleketin neye ihtiyacı varsa, onun yapılması gerekiyordu. O da üniversitelere, yani öğrencilere sahip çıkılmasını amaç edinir. Böylece Mehmed Zahid Kotku, Gönenli Mehmed Efendi ve Emin Saraç hocaların sohbet ve telkinleriyle Kasım Baba, kendisini üniversite gençliğinin hizmetine adar.

Trakya günlerinden sonra İstanbul’a gelen Kasım Baba, Serezli İsmail Efendi, Ermenekli Saffet Efendi gibi dönemin meşhur hocalarından özel dersler alır. O, bu ariflerden gençlerin erdemli, vatanına, milletine ve ülkesine faydalı nesiller olarak yetişmeleri gerektiğini öğrenir.

Karaköy, Hırdavatçılar Çarşısında bulunan Bereketzade Camii Emetullah Valide Sultan Vakfı’ndan Be­reketzade Medresesi Daru’l-Hadis olarak inşa edilen yerdedir. Banisi Fatih Sultan Mehmet devrinde, Bereketzade Mehmet Efendi tarafından 1117 yılında inşa edilmiştir.

Medreseye ait olan odalar, Daru’l-Hadis’in çevresinde bulunan esnaf, Kur’ân-ı Kerim ve dinî bilgiler öğrenmek için bir araya gelerek odalar halinde olan bu binayı kiralamışlar. Kasım Baba, Bereketzade’nin ilk haliyle sonraki tamir ve inşası hakkında şunları söylemektedir:

“1977 yılında Bereketzâde’ye geldim, buraya geldiğimde bu medrese harabe ve yıkıntı halinde idi. Bu harabe yerde çeşitli milletlerden kimseler kiracı olarak ikamet etmekte idi. Buranın tamir ve bakım işleri 1980 yılına kadar sürdü. 1980 yılında beş talebe ile işe başladım. Seneler birbirini kovaladı ve talebelerimin sayısı 1100 kadar oldu. Bu talebelerimin arasında birçok fakülte ve üniversite talebesi de bulunmaktadır. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında talebemiz bulunmaktadır. Talebelerim arasında böl­gecilik, kavmiyetçilik ya da hemşericilik yapılmasına izin vermedim kendim de yapmadım. Hakkari’den Edirne’ye kadar ülkemizin her toprağından talebemiz bulunmaktadır. Yeter ki insan olsun, bunlardan hiçbir şey, karşılık beklemedim, beklemeyeceğim de... Talebelerim içinde çok sağlamı da çıktı çürük olan­lar da çıktı. Şahsen bütün talebelerimi kendi evladım gibi görüyorum ve hepsinden memnunum.”

Başlangıçta okunmuş gazete kâğıdı toplayan öğrenciler, bu gazeteleri satıp geliriyle bursların kaynağı olur. Kasım Baba, Bereketaze’deki öğrencilere temin edilen bursların hikayesini kendi şöyle anlatmaktadır: “Bereketzade’de yaklaşık 25 sene evvel senin de içinde bulunduğun öğrencilerimiz okunmuş gazete kâ­ğıdı toplamaya başlamışlardı. Bu toplanan gazete kâğıtları satılıp bir gelir temin edilerek üniversitelerde okuyan öğrencilere karşılıksız burs olarak veriliyordu. Özellikle gurbete gelmiş ve sıkıntı içinde eğitimini sürdüren bu gençlere yardım yapmayı kendimize vazife saymıştık. İlk burs faaliyetimiz 35 öğrenci ile başlamıştı. Bizler öğrencilerimizden bizlere bağlılık değil ülkelerine, milletine bağlılık bekliyorduk. Ara­mızdaki hukukumuz da sadece burs alışverişi ile sınırlı idi.”

Bir başka konuşmasında Kasım Baba “Üç kişiyle başladık 1600 kişiye kadar ulaştık, hepsine burs verdik” şeklinde izahatta bulunur. “Burs verilen gençler zaman içinde kendi aralarında da kaynaşarak kültürel faaliyetleri de icra etmeye başladılar” diyen Kasım Baba, 2012-2013 eğitim yılı sonuna kadar 24.000 öğrenciye burs verdiğini heyecanla anlatır. O sözlerine şöyle devam eder: “Allah nasip ederse 2013- 2014 eğitim yılında da burslarımız devam edecek. Dünyada kaldığım müddetçe burs faaliyetlerimiz devam edecek.”[2]

Kırk senede kırk bin öğrenciye burs verdiğini haber veren Kasım Baba, yaşadığı bir olayı şöyle aktarmaktadır: “İki kişi geldi. Biri erkek biri bayan. Zamanında senden burs aldık dediler. Sana teşekkür etmeye geldik. Kadın sulh hukuk hâkimi, diğeri de kocası ceza hâkimi olduklarını söylediler. Bunların böyle vazifeleri almalarından çok zevk aldım. İstanbul’a geldiğimizde Gönenli Mehmet Efendi’nin binlerce talebesi vardı. Hiçbirisinden bir geliri yoktu. Biz de bu işleri karşılıksız yaptık. Biz medreselerde okuduk. Bizim işimiz Kur’ân öğretmek. Bir haftada üç dört günde Kur’ân öğretiyoruz.”



[1] Kasım Yağcıoğlu Efendi (Halveti Yoluna Yolculuk), Feyz Dergisi (röportaj)

https://feyzdergisi.com/yazi/kasim-yagcioglu-efendi-halveti-yoluna-yolculuk-

[2]  Nazım Kuruca, “Giresunlu İki Mürşit: Hafız Osman Efendi (Abbasoğlu) ve Baba Kasım”, (Yağcıoğlu) Geçmişten Günümüze Giresun’da Dinî Ve Kültürel Hayat Sempozyumu-I (25-27 Ekim 2013) Bildiriler, Editör: Mehmet Fatsa, Giresun İl Özel İdaresi Kültür Serisi-2, 142.

  
18 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam121
Toplam Ziyaret206840
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER





          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI