• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Üstümüzü Örten Annelerimiz…

 

 

Cennetin gülleri anneler, evlatlarını kendi kanı ve canıyla dünyaya getirirler. er-Rahim olan Allah’ın annelerin rahminde koruyup gözettiği insanoğlu, merhamet yüklü olarak günahsız, masum doğar. er-Rahman ve er-Rahim; rahmet, şefkat ve merhameti insanın kalbine ve gönlüne yükler. Onun için buyuruyor ki Allah’ın Rahmeti Hz. Peygamber (s), “rahim, Rahman'dan uzanmış bir ağdır ve arşa bağlıdır.”  (İbn Hıbban, Sahih,11,185). Bir başka hikmetli sözünde ise ‘rahim, Rahman’dan bir bağdır’ (Tirmizî, Birr, 16) diyor, Allah’ın Habibi.

Annenin rahminden er-Rahman’a ulaşan manevî yol, hakikatin ve hikmetin güzelliklerini insanın yüreğine taşır. Anne sıcaklığı, onun bedeninde bulunurken sevgi ve muhabbetin tohumlarını yavrusuna, tüm varlığına iletir. Şu halde Allah’ın ilahî emriyle bize bildirdiği sıla-i rahim, hakikatte anne rahmiyle ilişki olarak döl yatağı ve ‘insanlar arasındaki soy birliği, akrabalık bağı’nı ifade eder. Bir başka ifadeyle sıla-i rahim; “kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme” anlamına gelir. Nihayetinde anne rahmiyle oluşan aile ve akrabalık bağları, cemiyet, millet ve ümmeti inşa eder. Nitekim Allah’ın Sevgili Elçisi’nin (s), şu kutsi hadisinde bildirdiği nebevî ifadeler, içinde çok hikmetleri barındırmaktadır: “Ben Rahman'ım, o (akrabalık bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim” (Ebu Davud, Zekat, 45).

Dokuz ay doğuşu sürecince karnında yavrularını taşıyan anneler, hayata gelmeden onları sevmeye ve sarmaya başlarlar. Bir taraftan da rahimlerinde ve karınlarında taşıdıkları yavrucuklarını, muhafaza etmenin tedirginliğini yaşarlar.

Doğmadan onları madden ve manen beslemeye çalışırlar. Sıkıntılar ve zorluklar içinde hem kendi hayatlarını hem de bedenleri içinde taşıdıklarını korumakta çok titiz davranırlar. Yeni bir canlının dünyaya gelişinde de bu bedenî ve ruhî sıkıntılar, heyecan ve sevinçle harmanlanır, yeşerir ve yeni sürgünler verir.

Doğum yaklaştıkça anneler daha bir güzelleşir, tatlılaşır, yüzleri pembeleşir; merhamet ve sevgi güçleri tüm dünyayı sevecek kadar genişler. Hayat artık onlar için iki kişilik bir hayattır. Ailenin rahmi yine annedir, tıpkı aile kalbinin anne olması gibi.

Annenin yüreği hem bedeninde olan masum için hem de ailenin tüm fertleri için bir kelebeğin kanatları gibi yellenir, bir serçenin kanatları gibi pır pır edip çırpınır.

Anne artık var oluşuyla sevgi ve merhametin tecessümü haline dönüşür. Bakışları ve dokunuşları, adeta yeni bir dirilişin habercisidir. Anne yüzünün baktığı yüzler aydınlanır, rahmet ve şefkatin muhatapları olurlar.

Doğum anı, anne için dünyada cennete girmek gibidir. Doğacak olan da cenneti, onun sıkıntıları ve meşakkatlerinin yükünü taşıdığı güzel pamuk gibi (öpülesi) ayaklarının altında arar.

 Ağlayan, inleyen, bağıran bebek doğduğunda annesiyle yeniden dirilişini yaşar. Yeniler ve yenilenir, güller gibi açar, kokusunu ve rayihasını bebeğine aşılar. Anne ve bebeğin odaları, cennet kokusunun geldiği enfes gül ve çiçek bahçeleridir. Oradan gelen kokular, hissedeni kendinden geçirir ve başka hiçbir mekanda bulunmayan ıtırlar, güzel ve hoş kokular haline dönüşür.

Bebeğini ruhuyla besleyen anne, bedeniyle de kevser sularını yavrusuna taşır. Cennet içecekleri, masum güzellerin susuzluğunu ve açlığını giderir. Dünyadaki zemzem suyu gibi, bembeyaz anne sütü, hayat ağacı gibi ruh ve değer taşır. Bebekler, onun hayat sütüyle büyür, gelişir ve yaşama tutunurlar. Yavruların yaşamı, öncelikle annenin çizdiği istikamette devam eder. İyilikler ve güzellikler, doğuran ve doğrulan arasında taşınır.

Eğitim, öğretimle birlikte ademoğlu ile annesi arasına başka şahsiyetler girer. Anneyle mesafeleşen çocuk, hayatı ondan aldığı ruhla doldurmaya çalışır. Şayet tevhidî ruh sağlamsa, çocuğun hayatı sağlam temeller üzerine dayanır. Karakter ve şahsiyetin nüveleri, annenin eğitimiyle şekillenir ve kalıcı hale dönüşür.

Gençlik dönemine giren çocuklar, anneler için kaygılar ve ümitleri beraberinde getirir. Anneler, kendisinden bir nebze uzaklaşan yavruları için hayaller kurar, onların başlarına olumsuz bir şey gelmemesi için teyakkuz halinde olur ve hayır dualarında bulunurlar.

Anneler, anneler… Güzel anneler… Elleri ve ayakları öpülesi gül kokulu anneler… Hastalandıkları zaman canları bildikleri çocukları için uykusuz kalan anneler… Gözleriyle onların her anını takip eden merhamet yüklü anneler… Sadece gözleriyle değil, varoluşun tüm halleriyle yavrularını sarmalayan ve seven anneler…

Gece ve gündüz evlatlarını gözleyen ve koruyan anneler, zihin ve kalpleriyle çocuklarına merhamet kanatlarını sererler. Ana yüreği, evlatları için çarpar, en ufak bir şey zarar ve ziyandan onları korur. Ana yüreği hiçbir şeye dayanmaz, üzülür, tasalanır, heyecanlanır, ürperir, korkar… Elbette Yaratan’ın rahmeti, ana kalbinden daha fazla merhamet yüklüdür.

Er-Rahim olan Allah, sonsuz merhametinden en fazla payı, belki ve sadece anaların kalplerine taşımıştır. Her eğitimin merhalesinin sonunda anneler, daha bir duygu yüklü olurlar. Evlatlarının gelecekleri onları düşündürür… Yeni meslek sahibi evlatlar, anneler için en yüksek mutlulukları getirir. Yavrularının evlenip yuva kurmaları, anneler için bir yandan yüksek bir mutluluk vesilesidir; diğer yandan da yavrularının evliliği, kısa ayrılıkların gerçekleşmesinden dolayı da küçük bir hüzün ve burukluk demektir.

Ama her yaşta evlatlar, anneler için büyümemiş yavrulardır. Çocukluklarının yattıkları odaları bir müfettiş gibi teftiş edip bakan; üstleri açıldığında, yorganlarını üşümesin diye üzerine örtmek için içleri titreyen anneler. Güzel anneler… onlar büyüdüklerinde yanlarında oldukları zaman evlatları kaç yaşında olursa olsun, üzerine örterler… Elleri ve kolları yataktan veya kanepeden aşağı sarktığında yine onları kolları yorulmasın, ağrımasın diye düzelten anneler…

Hakları ödenmeyen ve ödenmeyecek olan sevgili anneler…

Sevgilerini azaltmadan büyüten anneler.

Elleri ve ayakları öpülesi anneler…

 

 

  
99 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam13
Toplam Ziyaret194390
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI