Mehmed Zâhid Kotku’da İrfanî Ahlâkın İlkeleri-9 Zühd ve Takva
Mehmed Zâhid Efendi’ye göre ‘asıl hüner her şeyi yerinde yapabilmektir.” Bunun gerçekleşmesi ise ilim ve terbiye edilmiş mağlup olmayan nefisle olur. Azgın ve kontrol edilmeyen nefisler, ilim olsa bile nefsin esiri olmaktan kurtulamazlar. Yapılması gereken, Kotku’ya göre, herkesin ve özellikle de ilim erbabının tasavvuf yoluna girmesidir. Tasavvufun bulunmadığı ilimler büyük faydalar getirmez. Nitekim zühd, takva, hilm, sabır ve diğer ahlâkî özellikler tasavvufun rengiyle gerçek vasfına kavuşur. [1] Hakikî zühd, Kotku nezdinde, öte dünyanın rahatı için bu dünyanın rahat ve konforunu terk etmektir. Daha da ötesi kişinin Yaratan’dan kendini meşgul eden her şeyi terk etmek ve bırakmaktır. “Zühd, arpa ekmeği yiyip aba giymekten ibaret olmayıp elinden gidenlere üzülmemek gelenlere de sevinmemektir.”[2] Buradan hareketle Kotku, gerçek zühd sahibini dünyaya iltifat etmeyen, ibadet ve taatle hayatını geçiren kimse olarak tarif etmektedir. “Asıl zühd ise, Allah’ın sevdiği şeyleri sevmesi, buğz ettiklerine buğz etmesidir. Kişinin dünyanın haramından kaçar gibi şüpheli helallerden kaçması ve nefsine acıdığı gibi bütün Müslümanlara acıması; yine haramdan sakındığı gibi, boş ve faydasız sözler söylemekten kaçınması; kokmuş bir ölüden kaçar gibi çok yemekten sakınması, dünya ziyaretlerinden de ateşten kaçar gibi kaçması lazımdır ki hakikî zühd sahibi olsun.” [3] Dünyevîleşmenin zararlarını belirten Mehmed Zâhid Efendi’ye göre üç türlü zühd bulunmaktadır. Ona göre sıradan insanın, yani avamın zühdü haramı terk etmektir. Havassın zühdü ise helalden zaruriyet miktarının fazlasını terk etmektir. Âriflerin zühdüne gelince, o da Hakk’tan gayrısın terk etmektir.[4] |
283 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |