Mehmed Zâhid Kotku’da İrfanî Ahlâkın İlkeleri-8 Kalp Havuzu
Kotku, kalbi bir havuza benzetir. Ona göre göz, kulak ve diğer bütün duyular kalbin yollarıdır ve kan damarlarıdır. Kalbin içinde bulunan necaset ve pisliklerin tahliye edilmesinde Mehmed Zâhid Efendi ısrarlıdır. Temiz ve pak sularla kalbi kirlerinden azade etmek, onu tezkiye eder ve rahatlatır. Kotku’ya göre, “kalbe inen şeyler, hep bunlar vasıtasıyla girer. Bâhusus göz ve kulak vasıtasıyla bütün günah ve fena olan şeyler kalbe vâsıl olur. Kalp havuzuna bu yollardan akan sular pis ve çirkin sular ise artık bu havuzun durumunu siz tasavvur ediniz. Hem pis kokar hem de içindeki sulardan katiyen istifade edilmediği gibi etrafını da mutazarrır edeceği âşikârdır.[1] Bir suyun temizlenmesi, ancak başından akışı kesip yolları ve havuzu ondan sonra temizlenip giderilmesi de halvete ihtiyar edip, nefisle mücadeleyi göze almakla mümkün olur. Kalpteki fena alışkanlıkların temizlenip giderilmesi de halveti ihtiyar edip nefisle mücadeleyi göze almakla mümkün olur. Bu iş, halvetten gayrı yerlerde pek mümkün olmaz. Çünkü dışarıda bulunduğumuz müddetçe her ne kadar çalışsanız da hakkından gelemezsiniz. Zira arkası gelen bir suyu zapt etmek pek kolay bir şey değildir. Bunun en kolayı halvetlerdir.”[2] Benzer şekilde Mehmed Efendi, gönül kabından bahseder. Ona göre gönül kabı dünya ve nimetleriyle doludur. Gönül deryasını kirlerinden tecrit etmek, kararmış kalpleri pak eder, tertemiz bir hale getirir. Gönüllerin cilası ve temizlenmesi zor ve meşakkatli bir husustur. Mehmed Zâhid Efendi buradan hareketle, gönüllerin temizlenmesi için nasihatlarını okuyucuya yönlendirir: “Gönül kabı dünya ile doludur. Gönlü boşaltmak zor. Yılların tortuları meşguliyetleri var. Testiyi boşaltmak kolaydır, ama bazen koyu ve bulaşık şeyler vardır ki bir türlü kabı temizleyemezsiniz. Ne kadar uğraşırsanız yine bakarsınız ki ya kokusu duruyor veya içindeki yerleşmiş ve paslanmıştır. Artık o kabı atmaktan başka çare yoktur. Temizleneceğine ümidiniz kalmamıştır. Bunun gibi paslanmış, sertleşmiş, kararmış kalplerin, gönüllerin cilası da, temizlenmesi de böyle zordur. Bundan dolayı İbrahim b. Edhem hazretleri ibadet ve teheccüd namazlarının arkasından dermiş ki ‘eğer melikler, hükümdarlar hatta servet sahibi beyler, paşalar bizim nâil olduğumuz lezzetleri bilmiş olsalar bizim elimizden almak için bizimle mücadeleye, muharebeye kalkışırlardı.”[3] Temizlenen gönüller için Kotku, akabinde kırkar günlük halvetleri önerir: “Nimetler, hikmetler, ilimler zaten gönülde mevcut idi. Gönle akan pisliklerle kapanmış bulunuyordu. Temizlenince, tabiatıyla hepsi meydana çıkacaktır. Onun için böyle kırkar gün halvet usullerine riayetle yapılan halvetler, bu cevherlerin meydana çıkmasına sebep olur.”[4] Kalbini manevî günahlardan ve insanları manen zayıflatıp helakına sebep olan kötü ahlâktan kurtarmak mümkündür. Kotku, bunun için dilin doğruluğa alışması gerektiğini düşünür ve bunun sonucunda kalp zikrine sahip olan mutmain nefsi muhatap alır. Dolayısıyla nefsini mutmain kılan ve ahlâkını istikamet üzere güzelleştirenler, Allah’ın Rasulü’nün yolunda hareket eden nebevi yolculardır.[5] |
265 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |