Mehmed Zâhid Kotku’da İrfanî Ahlâkın İlkeleri-2 Güzel Ahlâk Nedir? Erdemlerle bezenen insanın kemâli ve imanının en yüksek derecesi, Mehmed Efendi için, güzel ahlâktır. Ona göre iyi ahlâk, salih kimselerle beraber olarak onlardan ilim ve irfan açısından faydalanmakla gerçekleşir. Böylece hem din ilmi hem de tasavvuf ilmi elde edilerek hayırlı eylemlere ulaşılır. Kotku bunu bir meteforla anlatarak şöyle bir temsilde bulunmaktadır: “Mesela soğuk bir demiri harlı bir ateşe soktuğunuzda, soğuk olan demirin, bir müddet sonra ateşten aldığı harla, ateş gibi yakmaya başladığı bir gerçektir. Kabiliyeti olan bir insan da, iyi bir insanın hizmetinde bulunduğu zaman hiç farkına varmadan onun gibi iyi ve güzel sıfatların sahibi olur.[1] Mehmed Zâhid Efendi için, güzel ahlâk ancak güzel Müslümanlıkla ortaya çıkar.[2] Bunun için ona göre güzel ahlâkın en büyük kazanımı, günahlardan kurtulmaktadır. Bunun sonucunda güzel ahlâk günahları, tıpkı harın buzu erittiği gibi eritir, yok eder.[3] Güzel ahlâk, Kotku nezdinde, yetmiş kadar erdeminin ortaya çıkmasını sağlar. Bu erdemler, nihayetinde Allah’a ulaştıran ve O’nu bilmeye yarayan ilme ulaştıracaktır. Allah’ı bilebilmek için öncelikle insanın kendisini bilmesi gereklidir. Kendi zaaflarını ve eksikliklerini gören ve bunun farkına varan insan, nasıl ve niçin yaratıldığını hatırlayacak ve âdemoğlu’nun topraktan başlayarak var kılınma sebebinin inceliklerinin farkına varacaktır.[4] Nitekim Mehmed Zâhid Kotku da insanın kendini bilip anladığı zaman insanî özelliklere sahip olacağını ifade etmektedir.[5] Nefis ve şeytanın esrarı ve hilelerinin farkına varılıp bilinmedikçe, insanın zorluklar dünyasında yaşamanın sıkıntıları her daim yaşayacaktır. Kotku, nefsin ve hevanın istediği ile Allah’ın rızası arasındaki tercihin zorluğuna dikkat çekmektedir: “Amellerdeki esrar, nefsin davaları, şeytanın hileleri bilinmedikçe, nefsini bilmeyen Rabbini de bilemediği gibi düşmanı olan şeytanın da hilelerini bilmekte çok güçlük çekeceği şüphesizdir. Zira nefis ve hevasına uygun olup da Allah u Teâlâ’nın rızasına muvafık olup olmayanı seçmek kolay bir şey değildir.”[6] [1] Kotku, Tasavvufî Ahlâk, I, 61. [2] Mehmed Zâhid Kotku, Hadislerle Nasihatler, 4. Baskı, İstanbul 2018, I, 127. [3] Kotku, Tasavvufî Ahlâk, I, 93. [4] Mehmed Zâhid Kotku, Tasavvufî Ahlâk, İstanbul 2017, II, 55, 211. [5] Kotku, Tasavvufî Ahlâk, II, 56; Mehmed Zâhid Kotku, Cennet Yolları, 4. Baskı, İstanbul 2018, 73. [6] Mehmed Zâhid Kotku, Tasavvufî Ahlâk, İstanbul 2017, IV, 113. |
328 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |