Ölüm Taziyesinde Bulunmamak ve Cenazeye Gitmemek-Uhud Dağı Kadar Ecirle (Sevapla) Dönmek- -Uhud Dağı Kadar Ecirle (Sevapla) Dönmek- İnsanların hayatında doğum ne kadar önemli bir hadiseyse, ölüm de o kadar önemli bir hadisedir. Müslümanlar arasında haklar konusu ve bunun hassasiyeti, Hz. Peygamber’in (s) hadislerine konu olmuştur. Nitekim Hz. Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır. Karşılaştığında selam verir, davetine icabet eder, aksırdığı zaman elhamdülillah derse “yerhamükallah” der, hastalandığında ziyaretini yapar, öldüğünde cenazesinin ardından yürür, kendisi için sevdiğini o kardeşi için de sever.” (Dârimî, İstizan: 5; İbn Mâce, Cenaiz: 43) Artık bir çok cenaze merasiminde, yani insanlara yapılacak son görevlerde bile, kırgınlık ve küslükler öne çıkmakta, inatlaşmalar sonucunda birbirleriyle irtibatı kesen akraba ve dostlar, cenaze törenlerinde dahi bir araya gelememektedir. Son ayrılışta dahi cenazeye katılma konusunda hiçbir gayret sarf etmemek insanlarımızın sekülerleşme/dünyevileşme cenderesine kısıldığını göstermektedir. Cenaze namazının kılınışından toprağa verilmesine kadar cenaze ortamında bulunmanın ecri yüksektir. Mevtaya yapılan son görevde bulunmanın mükâfatını, Hz. Peygamber (s) şöyle bildirmektedir: “Kim, sevabına inanarak, karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek bir Müslüman cenazesi ile birlikte gider ve namazı kılınıp gömülünceye kadar beklerse, her biri Uhud dağı kadar olan iki kîrât sevapla döner. Kim de cenaze namazını kılar, defnolunmadan önce ayrılırsa bir kîrât sevapla döner. ” (Buhârî, İmân 35, (I,17); Müslim, Cenâiz 56, (I,653-654) |
291 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |