Tahkir Etmek/Alay Etmek/ Sanal Ortamda (Sosyal Medyada) Seviyesiz Diya(mono)log -“Hazreti İnsan”dan “Yabani Hayvan” Gibi Vahşileşmeye- Bayram Ali Çetinkaya “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tövbe etmezse işte onlar zalimlerdir.” (Hucurat, 11) Arkadan çekiştirmeyi bir hayat yolu olarak seçenler, yüze karşı eğlenmeyi de âdet edinirler. Küçümseyerek yüz çevirmek ve böbürlenerek yürümek, Allah’ın sevmediği işler içerisindedir. Övünen mütekebbirin yaptığı gibi insanlardan yüz çevirmek müminler için ideal durum asla değildir. Sesini alçaltmak, mütevazı olmak müminin şanındandır. Mevki, makam ve servetin esiri olup da bu hastalıklı hallerin cenderesine düşünler, kaybetmeye mahkûmlardır. “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman, 18) “Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman, 19) “Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” (İsra, 37) İnsanların artık sanal değil gerçek âlemleri olan internet ortamındaki (sosyal medyadaki) retoriği ise, seviyesiz bir şekilde her türlü edep ve saygı sınırları aşan bir hal arz etmektedir. İçerisinde aşağılama, tahkir, küfür, hakaret, iftira ve gıybeti barındıran bu ortam, ne yazık ki, toplumsal düzeyin de bir fotoğrafını gözler önüne sermektedir. Sufilerin “hazret-i insan” dedikleri insan, kitle iletişim araçlarında adeta kural tanımayan “yabanî bir hayvan” gibi vahşileşme halini yaşıyor. Gönül kırmaların sıradanlaştığı herkese açık olan bu ortamlarda, tüm aile mahremiyetleri, toplumsal bir ekran gibi ifşa ediliyor. Sosyal medyaya bağımlılık, o dereceye ulaşmış ki, camide namazların arasında ve Cuma vaktinde hutbe okunurken dahi, cep telefonlarıyla uğraşan insanlar sanal dünyadan ayrılamıyorlar. Sanal dünyanın tüm gerekliliklerini yerine getirerek göz, ruh ve kalpleriyle telefon ekranlarına kilitleniyorlar. Ne yazık ki, bu durum, içinde bulunduğumuz dünyevileşmenin boyutlarını da ortaya koyuyor. Hakikatte, insanların hayatlarını kolaylaştıran ve vasıtasıyla bilgi ve bilimin daha erişilebilir olduğu bu iletişim araçları, salt bu amaçlara yönelik kullanılsa ve bu amaçlara hizmet etse nice insanî ve toplumsal yararlar elde edilir. Nasıl ki, cemiyet içinde yazılı olmayan kurallar ve sınırlar vardır, sosyal medya denilen bu sektörde de sıkı bir (oto)kontrolün varlık kazanması, halin kötüden iyiye çevrilmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Tevazu ve ağırbaşlılık arzu edilen erdemli bir özelliktir. Allah’ın katında övülen mütevazı ve ağırbaşlı kişiler, başkalarına karşı duruşlarıyla toplum içinde model olarak gösterilirler. Bunun karşısında kibirli, kaba ve vahşi tavırlar içerisinde benliğini tanrılaştıran kimseler ise, olumsuz modeller olarak toplumun görmeyi arzulamadıkları kişilerdir. Bu kapsamda Hz. Peygamber (s), cennet ve cehennem ehlinin vasıflarını bildirmektedir: “Ashâbım, haberiniz olsun, size ehl-i Cenneti bildireyim: Her zayıf olan ve halk tarafından zayıf görülen (mütevazı’) her mü’min Cennet’liktir. (Hâlbuki) o mümin Allâh’ın (kerem ve inâyetine) yemin etse, muhakkak ki Allah onu (ihsân ve inâyeti ile) yemininde gerçek çıkarırdı. Ey Ashâbım, iyi dinleyiniz, size Cehennem halkını da bildireyim. Onlar da katı yürekli, kibirli ve hîlekâr, ululuk taslayan kimselerdir.” (Ebu Davud, Edeb 58,Tirmizi, Birr 26) Başkasının kulluğu ve ibadetleri üzerinden onları aşağılamak, bunu bir de insanlara ve kamuya açık olan iletişim araçları üzerinden yapmak gönül kırıklıklarına yol açmaktadır. Allah katındaki yer ve makamın önemli olduğu, dinin naslarıyla bildirilmiştir. İnsanların önceliklerine ve kişisel tercihlerine göre hayat felsefesini oluşturmak, kişileri kuklalaştırıp iradelerini yok eder. Önemli olan İslâm’ın ilkeleriyle bir yaşam biçimini sürdürmektedir. “Eğer bir kimsenin -amellerini küçümseyerek- ‘insanlar helak oldu’ dediğini işitirseniz, işte o -kendisini beğendiği için- daha kötü bir şekilde helak olmuştur.” (Tergib ve Terhib, c. 5/513) “Kimsenin, kimseye dinden veya takvadan başka bir üstünlüğü yoktur. Kişiye -günah olarak- kötü sözlü, kötü huylu ve cimri oluşu yeter.” (Tergib ve Terhib, c. 5/515) Hz. Peygamber (s), insanlarla alay edip onları küçümseyenlerin ve araştırıp buldukları kusurları yayanların acınacak akıbetlerini bize bildirmektedir. Cemiyet içindeki ahlak ve irfan modeli kimseleri, asılsız iftira ve suçlarla tahkir edenler; bunları gazete, dergi, televizyon, internet ortamına taşıyarak insanları rencide edenler, hesapların görüleceği günde mahşerde acıklı, kötü haller beklemektedir. “İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını seven kimseler için dünyada da ahirette de acı veren bir azap vardır. Her şeyi Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur, 19) “İnsanlarla alay edenleri, onların suçlarını araştırıp yayanları, iyi kimselere suç isnad eden koğucuları Allah (c.c.) köpek suretinde haşredecektir.” (Tergib ve Terhib, c. 5/391) Sosyal medyada akla hayale gelmedik mide bulandırıcı, tiksindirici, nefret uyandırıcı, ajite edici fotoğraf, haber ve görüntülü yayınların paylaşılması, bırakın gönül yıkmalarını, insanların akıllarını alacak ve zihinlerini bulandıracak/karıştıracak derecelere ulaşmıştır. Hiçbir sınır tanımayan ve insanî olmayan bu haller, toplumsal barışı zedelemekte, hizipleşmelere, kin ve öfke duygularına yol açmaktadır. Edep, hayâ, insaf, iz’an, vefa, kısacası erdemden nasiplenmemiş hastalıklı ruhların yaptığı bu reziletler, toplum içinde nefret duygularını arttırmaktadır. İyilik, hayır ve erdemin fâilleri, yani onu işleyen ve yayanlar, toplumun faydasını düşünenlerdir. Erdemli, mutlu bir toplumun oluşmasındaki katkıları, onların cemiyet içinde ayrıcalıklı özel bir yerlerinin olmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla her türlü platformda insanların müspet yönlerini öne çıkarmak, olumsuzlukları ve reziletleri gizlemek ve görmezlikten gelmek hayrın yayılmasına vesile olmak anlamına gelecektir. |
267 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |