Kötü ve Zor/Sıkıntılı Zamanlarda Dost ve Arkadaşların Yanında Olmamak -“Misk Taşıyan Kimse ile Körük Üfüren Kimse”- Çıkar ve ihtirasların öne çıktığı günümüzde, sıkıntılı ve zor zamanlarda yanımızda dost ve arkadaşları bulamamak büyük hayal kırıklıkları ve gönül yıkıntılarına sebep olmaktadır. Büyüklerimizin “dost ve arkadaş kötü günde belli olur” sözleri, adeta bizler için bir hayat ilkesi olmuştur. Bencilliğin, başkalarının sıkıntılarını paylaşmaya izin vermemesi, cemiyet içindeki vahdet ve tevhidi yaralamaktadır. Nitekim Peygamberimiz’in (s), iyi ve kötü arkadaş hakkında enfes bir mukayesesi bulunmaktadır: “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!” (Müslim, Birr, 146) Dost ve arkadaş, kişinin aynı zamanda inanç ve hayat felsefesini belirler. Zira insan “sevdiği ile beraberdir.” Bu beraberlik hem dünyada hem de ahirette olacaktır. Onun için inanç alanlarının içerisinde bulunmayanların dostluğu, mümine hayır getirmeyecektir. Dolayısıyla dostluklara azami dikkat göstermek gerekmektedir. Allah’a karşı gelmekten korkanlar ve istikamet üzere dosdoğru yol üzerinde olanlarla yolculukları sürdürmek, inananlar için büyük maslahatlara vesile olacaktır. “Keşke”ler içerisinde yanlış dostlukların pişmanlığını yaşamamak gerekir. Bilelim ki, en yüce dost (Refik-i Âlâ) ve onun Habib’inin sevgisi, bütün sorun ve problemlerin çözüm yeridir. Geçici ve menfaat üzerini kurulan arkadaşlıklar, ateşin samanı yakması gibi bir anda veya zor zamanlarda kaybolur. Allah’ın dostluğu, O’nun yarattıklarından gelebilecek her türlü korku, üzüntüyü berhava edecek yegâne güçtür. Şeytanın dostluğu ise, sonu ziyan ve hüsranla neticelenecek olumsuzluklara sebebiyet verecektir. Şeytanın arkadaşlığı, kendisinde hayır bulunmayacak en kötü dostluklardandır. Peygamberler, sıddıklar, salihler ve şehitler ise en güzel arkadaşlardır. “De ki: ‘Biz Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?’ De ki: ‘Allah'ın gösterdiği yol, yegâne doğru yoldur. Bize, bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu.’” (En’âm, 71) “Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır!” (Nisâ, 38) “Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (Nisâ, 69) Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’le olan birlikteliği, Hz. Musa’nın kardeşi Hz. Harun’la olan ilişkisi, Hz. Yusuf’un zindan arkadaşlarıyla muhabbeti, Hz. İsa’nın Havarilerle olan kader birlikteliği ve Hz. Peygamber’in (s) Ashabıyla olan ana-babanın da ötesindeki aşkı, bizlerin yaşam anahtarlarımız olmalıdır. Yine “İki kişiden biri olan” Hz. Ebubekir’in dostluğu, Hz. Ömer’in cana yakınlığı, Hz. Osman’ın hayâlı muhabbeti ve Hz. Ali’nin cesur arkadaşlığında yüce gönüllülük örnekleri bulunmaktadır. Günümüz Müslümanının, bu ilişkiler demetinde alacağı çok dersler mevcuttur. “Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmişti ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemişti. Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı. Yüce olan Allah'ın kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.” (Tevbe, 40) |
253 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |