• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Yardım İsteğine Karşılık Vermemek/Yardım Etmekten Kaçınmak - “Sevdiğin Şeylerden Vermek”-
Bayram Ali Çetinkaya
Hayra çağıran ümmet, yardım ve iyilikte yardımlaşan/yarışan bir topluluk, iki cihanda aziz olmanın ecrini yakalayacaktır.
“İçinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir; Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah'a imanınızda devam edersiniz.” (Âli İmrân, 104, 110)
“İyiliği emretmek ve fenâlıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günâh işlemek ve düşmanlık yapmakta yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çok şiddetlidir.” (Mâide, 2).
“Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin yardımcılarıdır; iyiliği emreder, fenâlıktan alıkorlar, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Rasûlüne itaat ederler.” (Tevbe, 71).
Mevlâ’nın ifadesiyle “sevdiğiniz şeylerden vermedikçe sadaka vermedikçe, siz, cennete eremezsiniz. Allah yolunda her ne harcarsanız muhakkak Allah onu bilir.” (Âli İmrân, 92) Nihayetinde kişinin yaptığı iyi ve hayırlı her eylemin faydası kendisine dönecektir. Ve kişi onun ecrinden iki dünyada da büyük hayırlar devşirecektir.
"Bir kimse iyi bir iş işlerse faydası kendisinedir." (Câsiye, 15).
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Medine’de ensar arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. En sevdiği malı da Mescid-i Nebevî’nin karşısındaki Beyruhâ adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.
Enes (sözüne devamla) dedi ki:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyet-i kerîmesi nâzil olunca, Ebû Talha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in yanına geldi ve:
- Yâ Resûlallah! Cenâb-ı Hak sana “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyetini gönderdi. En sevdiğim malım Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rızâsı için sadaka ediyorum. Allah’dan onun sevabını ve âhiret azığı olmasını dilerim. Beyruhâ’yı Allah’ın sana göstereceği şekilde kullan, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- “Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum, Ebû Talha. Onu akrabalarına vermeni uygun görüyorum.”
Ebû Talha:
- Öyle yapayım, yâ Resûlallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. (Buhârî, Zekât 44, Vekâlet 14, Vesâyâ 10, 17, 26, Tefsîru sûre (3) 5, Eşribe 13; Müslim, Zekât 42, 43)
Şeytanın, fakirlikle korkuttuğu kimseler arasında bulunmamak için, cimrilikten kurtulup sadakanın ve infakın bereketinden nasiplenmek gerekir. Bunun sonucu, fazilet derecelerinde yükselerek Allah’ın mağfireti ve inayetinden faydalanmaktır.
Muhtaç olduğu halde ihtiyacı olana vermek, yani isâr, başka kültür ve uygarlıkların lügatinde ve ahlâk kitaplarında bulunmayan bir kavram ve olgudur. Sadaka vermekle, kısaca yardım etmekten kaçınmamakla, cennetin anahtarları ve giriş şifreleri elde edilir. Aksi takdirde –Allah korusun- cehennemin anahtarları elimizde kalır.
Uzre oğullarından, hayır yapmak isteyen birisi, Peygamberimiz (asm)'in yanına gelmişti. Adamın tek bir kölesi vardı. Rasûlüllah köleyi ondan aldı, sattı ve parasını kendisine verdi. Sonra ona şunları söyledi: "Bu parayı önce kendi ihtiyaçların için harca. Artarsa ailen için sarfet. Ailenden de bir şey artarsa sana yakınlığı ve hısımlığı olana harca; bunlardan da bir şey artarsa -yanındaki yoksulları göstererek, şöyle, şöyle sadaka yap." buyurdu (Müslim, Zekât, 41).
Gerçek zenginlik, İslâm Peygamberi’nin (s) dilinde, malın ve mülkün fazla olmasında değildir. Bilakis gönül zenginliğindedir. Gönül dünyası zengin olan, Allah’ın gücü ve kudretiyle, âlemleri elde eder, sahip olur.
“Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikak 15; Müslim, Zekât, 30).
Güler yüzle kardeşinin yüzüne bakmak, tebessüm etmek, küçük görülmeyecek bir iyiliktir. Mahlûkata eziyet vereni, yol üzerinden kaldırmak ve insanların rahat yolculuk yapmasını sağlamak dahi cennet yolunun taşlarını döşemek için bir basamaktır. Hz. Peygamber (s) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır.
“Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiç bir iyiliği hor görme” (Riyazü’s-Sâlihîn, I, 159)
“Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yelmezse diliyle, ona da gücü yetmeyen kalbiyle. Bu, imanın en zayıf olanıdır.” (Müslim, İman, 78)
İstemekten yüzleri kızarıp utanan fakirlere infakın yapılmasını emreden Allah-u Teâlâ, verileceklerin niteliksiz ve kalitesiz olmaması konusunda da müminleri uyarmaktadır:
“Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımayanlar, onları zengin zannederler. Ey Resulüm! Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyla bilicidir.” (Bakara, 273).
“Ey iman edenler! Kazandıklarınız ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerden en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin, ancak, göz yumarak alabileceği düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. Biliniz ki, Allah verdiğiniz sadakalardan müstağnidir, her hâlde hamde lâyıktır.” (Bakara, 267).
Yardımların en kötüsü, gösteriş için yapılan infaktır. Yardım isteyeni geri çevirmek ne kadar erdemsiz bir davranış ise, Allah’a ve öte dünyaya inanmayan gibi, yapılanı başa kakmak ve eziyet ederek, hayrı boşa çıkarmamak gerekir.
Hakk Teâlâ, bunu, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın haline benzetir. Yağmurun hızlı yağan taneleri az olan o toprağı, kayanın üzerinden temizler, onu katı bir taş halinde bırakır.
“Ey iman edenler! Sadakalarınızı; insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar, yaptıkları şeylerden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah, kâfirler topluluğuna hidâyet etmez.” (Bakara, 264).
Bunun gibi, insan yaptığı hayrın ve hasenatın ecrini kaçırmamalı ve boşa çıkarmamalıdır. Yardım, sadaka ve infak samimiyetle yapıldığında, toprağın kayanın üzerini örtmesi gibi, günahların üzerine bir setre ve perde olup onların bir kısmını örter.
Fakirlik korkusu, haklı olarak insanı ürküten bir durumdur. Her şeyi varken, yokluğun acısını çekmeye duçar olmuş insan, büyük bir hayal kırıklığı içindedir. Mal ve mülkünü kaybetmenin daha da kötüsü, etrafındaki yakın ve arkadaşlarını yitirmesi(dir) korkusudur. Kendisinden istifade edenlerin, yardım ettiklerinin ondan kaçması, yürek sızılarını dayanılmaz yapar.
“Şeytan sizi, fakir olacaksınız diye korkutur, size cimrilik ve sadaka vermemekle emreder. Allah ise lütfundan bir mağrifet ve fazla üstünlük vaad ediyor.” (Bakara, 167).
Sahip olunan bütün dünyevilikler, nihayetinde Vehhâb’ın (Bol Bol Veren) lütuf ve inayetinin sonucudur. O, dilediğine, dilediği zaman, dilediği kadar verir. Hak sahibi olmayanlara bile vermekten çekinmez. İhsanında sınırsız, çeşit çeşit nimetlerini tüm insanlığa bağışlayandır. Karşılık beklemeden veren ve ihsan edendir. Dolayısıyla bize ait olmayanları, hakikî Sahibi’nin emriyle, onun dilediklerini vermek gerekir. Cimriliğin ve yokluğun kaygılarından uzak, Rezzâk’ın ihsanını, O’nun yarattıklarına iletmek...
“Âllah'ın fazlından kendilerine verdiği şeye cimrilik edenler, hiçbir zaman onu kendilerine faydalı sanmasınlar. Aksine bu, kendileri için bir şerdir. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyâmet günü boyunlarına dolanacaktrr. Göklerin ve yerin mîrası Allah'ındır. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdârdır.” (Âli İmrân, 180).
Kötülüklerin yaygınlık kazanmaması, Müslümanların birbirlerini ikazlarıyla mümkündür. Onun İslâm cemiyet halinde yaşanacak bir din ve sistemdir.
“Onlar, birbirlerini, yaptıkları kötülükten alıkoymazlardı. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı.” (Mâide, 79)
Eğer İslâm’ın böyle bir özelliği olmasaydı, dinin birçok emir ve ilkesinin anlamını kalmazdı. Sadaka teşebbüsünü bile sadaka olarak gören bir inanç sistemi, onun gerçekleşmesi için birden fazla insanın bulunmasının gerekliliğinin de farkındaydı. Tebessüm, sadaka, zekât, isar, iyilik, yardım gibi birçok toplumsal dayanışma faaliyeti, ancak cemiyetle gerçekleşecek erdemlerdir.
  
289 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam55
Toplam Ziyaret194432
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI