• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Hakimleri ve Mahkumları Ziyaret-3

 

Bayram Ali Çetinkaya

Hüseyin Dayı, vefalı bir Anadolu insanıdır. Ki şu olay bu güzelliği ve alicenaplığı ne güzel anlatmaktadır: Bahçenin kenarında bir adam durmaktadır. Hırpani bir görüntü içinde bulunan adam, merkebiyle bahçe kapısının önünde beklemektedir. Onu görüp dilenci zanneden Kerime Yenge, gelinine seslenir: ‘Bir şey ver de gitsin…’ Sesi duyan üstü başı yırtık ve dökük olan adam, ‘ben Hüseyin Ürün’ü ziyarete geldim’ der. Sonra Hüseyin Dayı, gelir bir bakar ki, asker arkadaşıdır, kapıda bekleyen. Hemen onu içeri alır, merkebine yem verir. Asker arkadaşını bir aydan fazla evinde misafir eder, Hüseyin Dayı. Ona olan özlem ve hasretiyle, evinde kaldığı sürece, yatağını asker arkadaşının yanına serer. Onunla saatlerce ve günlerce muhabbet eder, askerlik günlerini ve arkadaşlarını anar… Candan olan bu samimiyet ve muhabbeti, yaşadığımız zaman içinde görmek, adeta imkânsız bir durumdur. Hülasa Hüseyin Dayı, ‘vefa, kanaat, sözünü yerine getirmek, infak, erdem ve fazilet nedir? ve nasıl yapılır?’  geride kalan bizlere, tüm bunları göstermekte ve öğretmektedir.

Vefa örnekleri Hüseyin Dayı’nın hayatının bir parçasıdır adeta. Evlilik mevsiminde (hasat sonunda) yakında olacak bir düğün için, Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge, sarrafa giderler. Kerime Yenge, düğünde takacaklarının ne olabileceği konusunda eşi Hüseyin Dayı’ya sorar ve onun görüşünü almak ister. ‘Bu nasıldır, olur mu?’ diye sormasından sonra, her seferinde büyük bir nezaket ve asaletle Hüseyin Dayı, hayat arkadaşı Kerime’sine ‘sen bilirsin, nasıl istersen’ şeklinde cevap verir. Birbirine olan nezaket ve saygıyı gözlemleyen Sarraf Ahmet ise, alışık olmadığı manzara karşısında çok şaşırır. Bu arada Kerime Yenge, Sarraf Ahmet’e gösterdiği ilgi ve saygı nedeniyle ‘sana koyun yoğurdu göndereceğim’ diyerek mukabelede bulunur. Gerçekten de yoğurdu gönderir. Daha sonraları, Sarraf Ahmet’ten o kadar çok bahseder ve ona dua eder ki, en yakınları bile buna şaşırırlar. Sarraf Ahmet’e sormadan edemezler: ‘Annem ve Babam, sürekli senden bahsediyor, bizden çok sana dua ediyorlar. Sen onlara ne yaptın da böyle davranıyorlar?..” diyerek şaşkınlıklarını gösterirler.

Cemiyetin ve ihtiyaç sahibi insanların faydası için her zaman gayret içinde olan Hüseyin Dayı, ölmeden önce, mahallenin eski bakkalı ve eşi için sağlık hizmetlerinden yararlanmaları amacıyla bilinen adıyla yeşil kart çıkartmak için çok uğraşır. Gitmediği devlet dairesi kalmaz; kaymakamlık, belediye ve ilgili kurumlara defalarca gider, bir türlü onlara yeşil kart çıkartmayı başaramaz. Çok uğraşır, çıkartamadığı için de çok üzülür. Ancak ölmeden bir gün önce, olmasını istediği bu işi başarır ve çok mutlu olur.

Ama her fani gibi, bir Cuma sabahı, bahçesinde çalışırken, Hüseyin Dayı, ayakta ani bir kalp krizi geçirerek üçüncü bin yılın başında (ö.2000) yetmiş beş (d. 1925) yaşında iken vefat eder.

Kerime Yenge’nin kocası Hüseyin Dayı, farklı özellik ve erdemleri olan birisidir. Anlatıldığı üzere, İlçenin savcısı yeni atanır. Savcının makamına giden Hüseyin Dayı, ona hoş geldin der. İki üç hafta sonra Hüseyin Dayı vefat eder. Cami adliyenin bitişinde olduğu için savcı, ölen kimsenin kim olduğunu sorduğunda iki üç hafta önce kendisine ‘hayırlı olsuna’ gelen Hüseyin Dayı olduğunu ifade ederler. Hayatında kimsenin cenazesine gitmediğini söyleyen savcı, yeni tanıştığı Hüseyin Dayı’nın cenaze namazına katılır.

            İnsanlara karşı büyük saygı ve sevgi içerisinde olan Hüseyin Dayı, o kadar ince kalpli ve yufka yürekli bir kimsedir ki, tarlada kalan az veya çok mahsulü bir zarar ve ziyan olarak görmez. Yiğenlerinden biriyle gittiği tarlada Hüseyin Dayı, yeni ekiş yapılmış tarlaya bakar. Tarlaya yeni ürünler yetişmesi için tohumlar atılmıştır. Tohumların bir kısmı dışarıya çıkmış vaziyettedir. Yanındaki çocuğun ‘tohumlar hep dışarıda kalmış’ sözlerine karşı, o arif adam ‘Herkes nasibini alır evladım. Kuşlar da, böcekler de, kurtlar da… Melekler gelir, bir silkeler her şey yerli yerine oturur’ diyerek mütevekkil, inançlı ve kanaatkar faziletli bir insanın nasıl olduğunu gösterir.

  
757 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam114
Toplam Ziyaret194639
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI