Dirayetli Anadolu Kadını Horuk (Huriye) Hala (4) Horuk Hala, aynı zaman da yardım sever bir kişiliğe sahiptir. Yeğeni Tacettin Amca ve öğretmenlerden oluşan bir heyet, (Konya) Yunak İmam Hatip Lisesi’nin binasını yaptırmak için yardım toplamaya Uzunbey’e giderler, onu da ziyaret ederler. Hala, onları iyi karşılar ve ikramlarda bulunur. Horuk Hala ciddi bir yardım yapar. Zira devlet mükellefler için toprak dağıtır. Bu çerçevede iki yüz dönem tarla sahibi olur. Yani kendine ait özel geliri bulunan bir kadındır o. Haruk Hala, bazı zamanlar da kimsenin cesaret edemediği hareketleri yapmaktan çekinmez. Bir keresinde köyde, yani Küçükhasan’da başka memleketlerden gelen abdallar bulunurdu. Bunlar genellikle yazın düğünlerde davul zurna çalardı. Bir gün Horuk Hala, yoldan geçerlerken onları çağırır. Bahçenin kapısını kapatır. Onların çalmasını söyler, kadınları da çağırır ve hep beraber çeşitli oyunlar oynarlar. Babası veya abisi Bekir Efendi o sırada eve gelir. Gördüğü sahneden dolayı şaşırır. ‘Size ne oluyor? Siz ne yapıyorsunuz? Burası düğün evi mi?’ diye tepkisini gösterir. Davulcuyu çağırdığında o da, Huriye Hala’yı işaret eder. Böylece eğlence sona erer. Horuk Hala’nın oğlu Kemal Amca’nın anlattıkları, annesinin daha bilinmeyen yönlerini gösterir: Kemal amcanın anlattığına göre çocukluğunda kendi dayılarını ziyaret için Küçükhasan’a gittiklerini anlatır. Yola yaylı arabayla giderler. Seyahat sırasında bir yayladan geçerlerken birisi koşarak gelir. Yaylalarda o dönem, evler kamıştan, üstü dar, altı geniş olan barınaklar vardır. Uzun boylu bir gelin (Hasan’ın karısı) kuzu yedirmeden bizi bırakmadı. Zaman zaman sıkıntılar ve hastalıklar yaşanır. Böyle bir günde Horuk Hala’nın çocuklarından birisi hastalanır. Uzunbey köyüne yakın olan Polatlı’ya çocuğu tedavi etmek için götürür. Çocuk tedavi olur. O sırada astımdan dolayı mustarip olan Horuk Hala, doktora ‘benim halim ne olacak’ diye sorar. Doktor da ‘arabanın yağı bitmiş’, diye kaba bir cevap verir. Doktor İlhan böyle söyler. Horuk Hala buna çok üzülür. Eve gider hastalanır. Daha sonra kendi doktoru Ertuğrul Bey, o doktora ‘Sen Huriye Hanım’a niye böyle bir şey söyledin’ diye sorar. Doktor İlhan, gelir Horuk Hala’dan özür diler, o sırada ‘boş bulunduğunu’ ifade eder. Horuk Hala’nın oğlu Kemal, ava meraklı birisidir. Denizli yolunda Pamukkale yakınlarında kaza yapar. Kamyonla nakliyecilik yaparken, şoförü arabayı kullanmaktadır. Yaralanır Kemal Bey. ‘Muavine söyle, beni Denizli’ye hastaneye götürsün’ der. Kemal Bey, yaralıdır. Götürürler, onu ameliyat ederler. O akşam, hasta ziyareti için Horuk Hala’yı da hastaneye götürürler. Horuk Hala, uzun zaman kumasıyla beraber yaşar. Kumalar, ayrı evlerde kalırlar. Önceleri aralıklarla kavga edip tartışırlarken, sonraları Alişan Bey öldükten sonra ayrılmadılar. Birbirlerine daha yakınlaştılar. Dedemin, babaannemi istemelerinde ve düğünde, her iki olayda da Horuk Hala ve oğlu Kemal Amca (çocuk) Küçükhasan’da bulunmaktadır. Horuk Hala’nın gençlik zamanlarındaki astımı, ömrünün son dönemlerinde çok büyük sıkıntılar verir. Böylece kaderinde yazılı olan ömrü dolar, geride yürekli, çalışkan, sevecen, saygın bir Anadolu kadının hatırası kalır. Horuk Hala, kendi çağına göre, zamanın ötesinin kadınıdır. Girişken, akıllı, sözü dinlenen, fikir veren, nasihat eden, tavsiyelerde bulunan dirayetli bir Anadolu kadınıdır. O, sanki birkaç kişinin ömrünü kendi hayatına sığdırmış bir hanımefendidir. Allah iki cihanda aziz etsin. |
885 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |