Mucit Berber Ahmet Usta-1
Eski berberler, bir başkadır. Mesela Yunak’taki Berber Ahmet, bunlardan birisidir. Bir anlamda zenginlerin berberidir, o. Kendine ait özel müşterileri vardır. Akşehir’den gelmiş, eşi Minciye Teyze’yle bir Yunaklı olmuştu. Berber Ahmet, asilzadelerin berberiydi. Aslen Isparta Uluborlu olan Berber Ahmet, anne ve babasını kaybedince, Konya’nın ilçesi Akşehir’e gelir ve oraya yerleşir. Ablasının kocası subay olduğu için, tayini Nasrettin Hoca’nın yaşadığı ve vefat ettiği Akşehir’e çıkar. Onlarla birlikte yaşayan Berber Ahmet de gelir, Akşehir’e yerleşir. Berberlik sanatını Akşehir’de öğrenen Ahmet Usta, zaman içerisinde kendisini geliştirir. Orta boylu olan Berber Ahmet’in büyük geniş göbeğini, giydiği dar paçalı pantolonu öne çıkarırdı. Bıyıksız ve günlük tıraşıyla sakallarını uzattığı görülmeyen Berber Ahmet, sanki mesleğini kendi yüzünde yaşatırdı. Etrafı daha fazla alınan ve üstü uzun bırakılan saçları, bir fırça gibi sık ve dökülmemişti. Tıraş ettiğinde daha çabuk anlardınız, onun Berber Ahmet olduğunu. Zira sürekli, tıraş esnasında ve sonunda ellerini kolonyayla ovalayıp tıraş edilen kimsenin burnuna yaklaştırır ve onun tazelenmesini sağlardı. Çırağı Berber Mustafa’nın naklettiğine göre, 1952 yılında ilçenin eşrafından Hacı Telis Yunak’ın muhtarıdır. 1953’te Yunak kaza olur. Bir gün Akşehir’de bulunan Muhtar Hacı Telis, (ki daha sonra ilçenin belediye başkanı olur), Berber Ahmet’e bir teklifte bulunur. Hacı Telis, Halk Partilidir, Berber Ahmet de aynı partiye gönül veren bir ustadır. Başkanın teklifi, onun Yunak’a gelip berberlik mesleğini orada icra etmesidir. Bunun karşılığında, ona ev ve dükkân vaadinde bulunur. Ve böylece Yunak ilçesinin ilk yarı resmi berberi olur, Ahmet Usta. O güne kadar küçük bir yerleşim yeri olan Yunak’ta, böylece çarşıda hizmet veren ve dükkânı bulunan bir berber bulunmaya başlar. Muhtemelen daha önce, insanlar, tıraş etmeyi bilen acemi berberlere gitmekteydiler. Berber Ahmet, usturayı önce bileme taşıyla keskinleştirir. Sonra bilenen usturanın çapaklarını almak için, kemer gibi olan bir deriyi, ileri geriye doğru sürterdi. Bu usturalar, Zaza markasını taşıyan Alman yapımı tıraş aletleridir. Solingen çeliğinde yapılmış usturalar, sağlam tıraş aletleri olarak kabul görürdü. Çoğunlukla diğer meslektaşları gibi, Zaza marka el tıraş makinası kullanan Berber Ahmet, günün sonunda işler bittikten sonra, el tıraş makinasını yağlar ve bu hal üzere bırakırdı. El tıraş makinasının dişlerinin yağlı bırakılması, tekrar kullanılıncaya kadar olmaktadır. Kullanıma başlanıldığında, bir bezle yağlı olan dişliler silinir. Aksi takdirde dişleri yağlı olduğunda saçı kesmez. Yağlanması makinanın uzun ömürlü olmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı her gün yağlanması gerekmektedir. Ustası, Berber Ahmet’i anlatan Mustafa, onun kendisine zaman zaman eski bir el tıraş makinası verdiğinden bahsetmektedir. Bunun yapılmasının sebebi, elleri ve parmakları çalıştırmaktır. Aynı zamanda bileklerin de yorulmasını önlemek için, çıraklara eski makine vermek berberlik zanaatının usullerindendi. Mustafa, zanaatı öğrenmek için, Berber Ahmet’ in yanında henüz on bir yaşındayken çırak olarak çalışmaya başlar (1978). O, hayatı boyunca yaptığı saç kesimlerinin örneklerini ustasından görerek öğrenir. Daha sonra kendi işyerini açtığında öğrendiklerini en güzel bir şekilde uygulamaya çalışır. |
965 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |