Eski Zamanlarda Saç Tıraşı-3
Babam, ilk ve ortaokulda okurken, kendilerine saç kontrolü yapıldığında, okulun bir başöğretmeni bulunduğunu, bunun kontrolleri yaptığını söylemektedir. Yaptığı kontrollerde başöğretmenin, saçı uzun olan öğrencilerin, bir tür cezalandırıcı yöntem olarak saçlarının ortasını makine veya makasla uzun bir yol gibi kestiğinden bahsetmektedir. Eski zamanlarda, bazı fakir öğrencilerin evlerinde tıraş makinası bulunmadığı için saçları babaları tarafından koyun kırkma aletiyle (Makas, kırklık) ile kesilir. Ağzı düzgün olmadığı için, koyun kırkma aleti, saçların dalga dalga biçimsiz bir şekilde kesilmesine sebep olurdu. Okula gelemeyenler için de saç kesimi, tepesi /üstü olduğu gibi bırakılır. Öbür tarafları ‘sıfır’a vurulurdu. Bu saç kesimi, ya güneşten korunmak içindi veya adet öyleydi. Ama yine de göze kötü gözükmezdi. Babamın anlattığına göre, okullardaki uzun saça karşı olan tepki, aslında bitle savaşın bir parçasıydı. Zira, bit insanlara zarar vermiş, bizden öncekiler bitle ciddi bir mücadele yapmışlardı. Okuldaki hocalar, sınıfta saç kontrolünü yaparlar, uzun olanları acımadan biçimsiz bir şekilde keserler, çocukları rezil ederlerdi. Zira bit salgını olduğu için, belki şık olmayan bu tür uygulamalarla çocukların hastalanıp kırılmalarının önüne geçilirdi. Dedemin, uzun saça ve saçlılara karşı alerjik tavrı, sadece kendi evi içiyle sınırlı kalmaz, yakın akraba çocukları için de geçerli olurdu. Bir defasında Dedem, akrabalarının bulunduğu Cihanbeyli’ye gider. Tuz gölüne yakın bir köyde bir eve misafir olurlar. Evin sahibinin iki çocuğu vardır. Bunlardan birisinin saçı uzundur. Küçüğünün saçı uzunken, büyüğünün saçı normaldir. Babam’ın naklettiğine göre saçı uzun olanı, adeta kız gibi görünüyordu. Dedem hemen harekete geçer: “Bana bir makine getirin” der. Saç makinesi gelir, Dedem, uzun saçlı olan çocuğun saçını, bağırta bağırta keser, sıfıra verir. Saçı dipten kesilen çocuk, sonra diğer arkadaşlarının yanına gider. Arkadaşları, saçı iyice kesilmiş çocuğun tıraşını beğenirler, onlar da hepsi birlikte saçlarını dipten tıraş ettirirler. Dedem, büyüdüklerinde çocukların saçını, artık kendisi tıraş etmezdi. Ancak küçük çocukların saçlarını sırasıyla tıraş ederdi. Bazen bu çocukların yaramazlıkları olurdu. Özellikle 1945-50 yılları arasında doğan çocuklar, bir Cuma günü yaylada bir araya gelirler. Büyükler, Cuma olduğu için, köydeki camide namazlarını kılmaya giderler. İçlerinde babamın da bulunduğu yedi sekiz çocuk, hoş olman bir yaramazlık yapar. İri bir eşek vardır, yaylada. Çukurda, ovanın içinde kalan yayladaki sandıklı arabayı (pulluk tarım aleti), çocuklar, bu eşeğe bağlayarak tepeye çıkarırlar. Yaylaya inen yoldan aşağıya doğru eşeğin bağlı olduğu sandıklı araba (Pulluk), eşeğe bağlı olduğu için onun arkasına, ayaklarına vurur. Yaramazlığı yaparlarken, çocukları bu hal üzerine, köyden Cuma namazından gelen büyükler görür. Tabii ki, bunun bir yaptırımı olmadır. Böylece büyükler, bu yaramazlığı yapanları, hayatlarında hiç unutamayacakları bir cezayla cezalandırırlar. İşte Dedem, orada bulunan erkek çocuklarını, belli aralıklarla sırayla kendi makinasıyla tıraş ederdi. Dedemin tıraş yapmaya alışkın olması, muhtemelen koyunları kırkmasıyla gelişmiş olabilir. |
982 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |