Babaannem’in Sandığı-1
Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine geçişte, yeni Türkiye, birçok zorluk ve sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı-Rus savaşıyla başlayan harpler zinciri, yirminci yüzyılın ilk yarısına kadar sürer ki, bu yarım yüzyıllık bir zaman dilimi anlamına gelir. Yeni Türkiye, savaşlardan kurtulmanın verdiği rahatlıkla yaralarını sarar, siyasî, iktisadî ve sosyal olarak toparlanmaya çalışır. Bu durum elbette kolay bir şekilde kısa vadede gerçekleşmez. 1929 yılındaki Dünya Ekonomik Bunalımı, on yıl sonra çıkacak olan İkinci Dünya Savaşı, birçok problemi beraberinde getirecektir. Her ne kadar Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na fiilen katılmadıysa da, hemen hemen büyük oranda harbin sıkıntılarını yaşar. İşte Babaannem de, Dünya Ekonomik Bunalımı’ndan bir yıl öncesinde, Anadolu’da Konya’nın Yunak ilçesine bağlı Büyük Hasan köyünde doğar. Babaannem ağa kızıdır. Babası Mustafa Efendi, zengin ve geniş toprak sahibi bir ağa ve beydir. Babaannemin dedesi ise, nüfus kayıtlarına göre Hacı Ahmet Ağa’dır. Babaannenin babası Mustafa Efendi beş erkek, bir kız altı kardeştiler: Mehmet Ağa, Hasan Efendi, Mustafa Efendi, Bekir Efendi, Ömer Efendi ve Huriye Hala. Ömer Efendi İstanbul'da hukuk okur, Akşehir'de uzun yıllar avukatlık yapar. Diğerleri de Rüştiye (ortaokul) mezunudurlar. Mustafa Efendi’nin evinde bataryalı radyo vardır, her akşam köyün büyükleri gelir “ajans” dedikleri haberleri dinlerlerdi. Tacettin Amcam, kendi dedesinin evine çok gittiğini ve bunlara bizzat şahit olduğunu anlatmaktadır. Devamında şunları eklemektedir: O yıllarda dedemin abisi Hasan Efendi’nin tomafili (otomobili) bulunmaktadır. Hasan Efendi de, un fabrikası olan zengin bir ticaret adamıdır. Yanında çalışan ve şoförlüğüne yapan kişi, daha sonra Yunak’ın en zengin kişisi olur. Erkek evladı olmayan Hasan Efendi, ileri sayılmayacak bir yaşta hayatını kaybeder. Hasan Efendi, kardeşi Mustafa Efendi’ye nazaran girişimci (müteşebbis) ruhu yüksek bir iş adamıdır. Asabi biri kişiliğe sahip olan Mustafa Efendi, zaman zaman kızı Fatma’nın, yani babaannemin yanına ziyarete gelir. Ziyaretle beraberinde hediyeler getirir, babam gibi çocuklara da harçlık verir. Cömert olduğu anlaşılan Mustafa Efendi, temiz ve şık giyinen birisidir. Ancak genç denilebilecek bir yaşta hayata veda eder. Mustafa Efendi, muhafazakâr birisidir. Ticarette biraz aşırı temkinlidir. Borca girmekten çekinir, hatta anlatılanlara göre, vefat edinceye kadar at arabası kullanır, motorlu araç satın almaz. Mustafa Efendi’nin beşi erkek, babaannemle birlikte dördü de kız olmak üzere dokuz çocuğu olur. Genelde Mustafa Efendi ve akrabaları, Halk Partisi’ni destekler. Ancak onların tavrı Anadolu Halk Partili şeklinde olur. Yani camiye, cemaate devam ederler, zaman zaman caminin bakımını ve din görevlilerin ihtiyaçlarını takip edip ederler ve bunu ulvi bir vazife bilinci içinde yaparlar. Yerli ve milli kimseler olarak Halk Partisi’ne oy verirler. Tek Parti dönemi düşünüldüğünde, ağa ve beylerin iktidar partisiyle uyumlu olması, o günün Türkiye’si için garipsenecek bir durum değildir. Babaannemin annesi, Yusuf Ağa’nın kızı Reşide hanımdır. Reşide (Raşi) Renkoğlu (şimdiki adı Kaşören) köyünün ileri gelenlerindendir. Kocasıyla nişanlandığı dönem Yunan askerlerinin geri çekilmeye başladığı ve bu civarlarda (Polatlı, Sivrihisar ..köyleri) kaldığı dönemdir. Mustafa Efendi, bir zarar vermemeleri için, işgalden önce gider nişanlısı alıp kendi köyüne getirir.
|
934 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |