• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI
Agnostisizmin Yanılgıları “Ahirete Zar Atmak”

28.10.2019 11:52

Tanrı’nın varlığını ispatlayamamaktan agnostisizm veya ateizmi çıkarmak makul bir yaklaşım değildir. Agnostisizmin iddialarının gerçekçi olması için şu seçeneklerinin biri veya ikisinin kabul edilmesi zorunluluk göstermektedir.

Birincisi: “Tanrı’nın hem var hem de yok olduğunu gösteren birtakım ipuçları vardır. İkincisi; Tanrı’nın var veya yok olduğunu gösteren hiçbir ipucu yoktur. Agnostik birinci iddiayı kabul edemez; çünkü ‘orta yerde’ (teizmle ateizm arasında) durabilmesi için, leh ve aleyhindeki ipuçlarını tam anlamıyla denkleştirmek zorundadır. Aksi taktirde ya teizme, ya da ateizme kaymadan edemez.

O, ikinci iddiayı kabul edemez; çünkü Tanrı’nın varlığı veya yokluğu hakkında hiçbir ipucu yoksa, agnostisizmin dayanacağı bir temel de yok demektir. Bundan dolayı yalnız teistlerin değil, ateistlerin de çoğu (Marx ve Engels başka olmak üzere) agnostisizmi tutarlı ve geçerli bulmamaktadırlar.”

Tanrı’nın varlığı deneysel olarak ya da soyut objenin varlığı gibi ispatlanırsa, dindeki ‘inanma’ olgusu anlamsızlaşacaktır. Nihayetinde inanma, bilerek düşünerek inanma, bir özgürlük, bir tercih ve bir karar verme süreci ve işidir.

Görünmeyene inanmanın, yani gayba imanın değeri de bundan kaynaklanmaktadır. Eğer Tanrı’nın varlığı tüm varlığıyla göz önünde olsaydı, inanmaktan başka alternatif kalmayacaktı. Bu ise, özgürlüğü ortadan kaldırmaktır.

Tanrı’nın varlığına ilişkin bir delil isteyenlerin, olmadığına dair bir kanıt getirmeleri gerekmektedir. Bir şeyin var olmadığını kanıtlamak, var olduğunu kanıtlamaktan daha güçtür. Örneğin; ‘bir adada hiç kimse yoktur’ demek için bütün adanın her karış toprağını incelemek gerekmektedir. Ancak bir ayak izi o adada insanların yaşadığına işaret eder. Tanrı’nın var olmadığı iddia eden kimse, evrenin her tarafını araştırarak kozmik bir delil getirmesi gerekecektir. Bu ise mümkün değildir. (Mehmet Aydın, Din Felsefesi, 209, 232) Bu, insan aklını, zihnini, güç ve kapasitesini aşan bir husustur.

18. yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başlarında çeşitli felsefî ve dinî tartışmalar, Pascal Oyunu’nu gündeme getirmiştir. Peki Pascal Oyunu ne demektir? Bir bahis ve kumar oyunu düşünüldüğünde oyuncuların kazanması veya kaybetmesi ihtimali her iki oyuncu için de yüzde ellidir. Oyun bitince de biri kazanır ve diğer taraf ta kaybeder.

Böyle basit bir şans oyununda, oyun tamamlandığında kaybeden ve kazanan kesin olarak ortaya çıktığından, kazançlı olunacağı düşünebilecek ve taraf olunabilecek bir üçüncü ihtimal bulunmamaktadır. 

Ancak hayatı, Tanrı’yı ve ahiret inancı gibi bazı çok önemli mevzuları oyunun konusu yaptığımızda, oyun kısa sürede tamamlanmayacağından ve sonucu hemen kesin belli olmayacağından üçüncü bir ihtimal söz konusu olacaktır. Bu üçüncü ihtimal, kazançlı olacak taraftır. O halde, Pascal Oyunu’nun amacı, insanı kazançlı tarafa iknadan başka bir şey değildir. Oyun, bu açıdan bir ‘ikna etme’ sanatı vazifesi görmektedir.

Pascal’dan önce, Hz. Ali, el-Ma’aarrî, Gazâlî’nin de dediği gibi, Tanrı ve ahiret inancının, herhangi bir oyunun konusu olduğunu düşünelim. Buna göre, inanan ve inanmayan başta eşit şansa sahiptirler. Ancak bu iki insan Tanrı’nın veya ahiret hayatının var olup olmadığı konusunda anlaşamıyorlarsa ve bunu kanıtlayamıyorlarsa; oyun inanmayan için, Tanrı ve ahiret ‘ya varsa’ düşüncesine dayanan bir kazanç olabilir.

Çünkü Tanrı ve ahiret hayatı gerçekten varsa, oyunculardan her ikisinin birden kazanan veya kaybeden taraf olma ihtimali söz konusu olamaz. Tanrı’ya ve ahiret hayatına inanan kazanır; inanmayan kaybeder. O halde Tanrı’ya ve ahiret hayatına inanmak, inanmamaktan her zaman kazançlıdır. Tanrı ve ahiret hayatı gerçekten yoksa, inananın inanmayan gibi kaybedecek bir şeyi yoktur. “Eğer kazanırsanız her şeyi kazanırsınız; kaybederseniz, hiçbir şeyi kaybetmezsiniz.” (Mehmet Bayrakdar, Pascal Oyunu, 11-12)

Şu halde Allah’a, ahiret gününe ve diğer iman esaslarına inanan kazançlıdır. Azim olan Allah, o iki cihanı kazananları aziz etsin.  Onlar, her zaman dua edecek, ibadet edecek mutlak, sonsuz, tek, güç ve kudret sahibi Rahman ve Rahim Hak Teâla’ya inanırlar.

  
395 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam163
Toplam Ziyaret194688
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER
          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI