Ateizm Nedir? Ateist Kimdir? (2) Ateist düşünürler, insanlığa barış ve huzuru sağlamanın yolunu, boş inançların kökünü kazımak ve dinsel katliamları önlemekten geçtiğini ifade ederlerken, bunu da tanrıtamazcılığın gerçekleştireceğini düşünürler. Bu tür filozoflara, ‘militan ateist’ filozoflar denilmektedir. Onlara din ve kilise ile Tanrı’nın aynı şeyler olmadığını, dolayısıyla sapkın dinlerin ve kiliselerin yapmış oldukları olumsuzluklardan Tanrı’nın sorumlu tutulamayacağını anlatmak gerekmektedir. Bunun yanında dinlerin insan hayatı, toplum ve kültür üzerindeki olumlu yönlerini öne çıkararak hatırlatmak lazımdır. Sosyolojide Durkheim’ın, psikolojide Freud’un, tarihte Marx’ın ortaya koyduğu izahlar ve teoriler, insanı Tanrı fikrine götüren ihtiyaçlarla ilişkilendirmektedir. Bu düşünürler, dinlerin toplumda gördükleri rolleri izah etmek için, ‘Tanrı’nın insanlar ve toplumlar tarafından yaratılmış ve uydurulmuş olduğu’ düşüncelerini yaymışlardır. Böylece fikirlerini desteklemek ve temellendirmek için ateizme yönelten yolları genişletmişlerdir. Ateistlerin sorularına tutarlı ve ciddi cevaplar vermek önemlidir. Örneğin, “ilk Rus astronotu Yuri Gagarin’in ‘uzayda Tanrı’yı görmediği’ne ilişkin cevabı aynı zihniyetten hareketle verilen cevaplardır. Buna iyi bir Müslüman veya Hıristiyanın cevabı, Tanrı’nın zaten Gagarin’in kastettiği anlamda uzayda olduğunu hiç kimsenin söylemediği olacaktır. Hatta Yunus Emre belki daha da ileri giderek şunu söyleyecektir: ‘Ararsan Mevlayı kendinde ara; Kudüs’te Mekke’de, Hac’da değildir.’” (Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, 161-162). Diğer taraftan felsefe tarihinde ateistlikle itham edilen birçok düşünür ve filozof, böyle bir suçu kesin bir dille reddetmiştir. Fichte, ateistlikle suçlanmış, buna verdiği cevapta “bir insanın gerçek anlamda ateist olabilmesi için hiçbir ahlâkî ideale sahip olmaması gerektiğini” ileri sürmüştür. Sokrates, Antik Yunan devlet tanrılarını kabul etmeyip bir çeşit monoteizme (tek tanrıcılığa) yöneldiği için suçlanmış ve yargılanmıştır. Yine eski Romalılar, kendi tanrılarını kabul etmedikleri için, ilk Hıristiyanları ateistlikle itham ederek onlara ağır zulümlerde bulunmuşlardır. Ancak her şeye rağmen, ateizm İslâm dünyasının bir meselesi olarak gündeme gelmemiştir. Hatta felsefî ateizmi karşılayacak İslâmî bir kavram dahi bulunmamaktadır. Tanrı’nın varlığına çok aldırış etmeden hayatlarını devam ettiren kişiler için ‘ateist’ ifadeleri kullanmamak yerinde bir tutum olacaktır. Ortaçağ’ın ilk Hıristiyan ilahiyatçı ve filozoflarından st. Anselm’in şu ifadeleri ne kadar isabetlidir: “‘Kalbinde Tanrı yoktur’ diyen bir aptalın zihninde bile daha yetkini düşünülemeyen bir Tanrı fikri vardır’” Nihayetinde “eğer dünyada kötülük var olduğu için kişinin Tanrı’nın varlığına olan inancı sarsılsaydı, başta Eyüp Peygamber olmak üzere Hz. İsa’nın ve Hz. Muhammed’in (s) inançları sarsılırdı.” (Mehmet Aydın, Din Felsefesi, 206-215). |
767 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |