Gençliğin İsyanı ve İflası Uygarlıkları inşa eden kültürdür. Kültür, bir milleti ve toplumu ayakta tutan, onun canlı ve dinamik halde bulunmasını sağlayan en önemli olgudur. Medeniyetleri inşa edenler, aynı zamanda kendi kültürlerini de yaratırlar. Gelişmiş toplum ve devletler, kendi kültürlerini başka kültürlere yansıtmanın da peşinde olurlar. Bilirler ki, kültürel nüfuz, askerî ve siyasî işgalden daha kolay, daha masrafsız ve daha az tehlikelidir. Antik Yunan’ın düşünce ve teknolojide ilerlemesini tamamladıktan sonra, bütün Akdeniz’i ve hatta dünyayı Helenleştirme (Hellenizm) çabası buna bir örnektir. Yine Roma’nın diğer kültürler üzerindeki egemen baskısı ve etkisinden; bunun yanında Ortaçağ İslam dünyasının bütün Avrupa’ya etkisinden bahsetmek mümkündür. Modern zamanlar, bu kültürel etkinin daha hızlı ve daha sonuç alıcı tesirlerini bize göstermektedir. Kültür; yemek, yaşam, sanat, edebiyat, felsefe ve diğer birçok alanda söz konusu olabilmektedir. Zayıf ve gelişmemiş toplumlar kültür emperyalizmi veya sömürgeciliğiyle baskı ve kontrol altına alınabilmektedir. Kültür ve medeniyetlerin oluşmasında, zihniyet önemli bir yer tutmaktadır. Devlet ve toplumların devam ettiricileri olan gençlerin, zihin ve zihniyetlerinin oluşmasında kültürel doku daha bir önem kazanmaktadır. Son onlu yıllarda, yeni nesildeki ve daha da önemlisi gençlerdeki bozulma ve dejenerasyon gerçekten kaygı verecek düzeylere ulaşmıştır. Pizza, cips ve hamburgerle beslenen; kola ve enerji içecekleriyle susuzluğunu gideren bir neslin milli ve yerli olma imkânı var mıdır? Yemek kültürü deyip geçemeyiz. Kadim medeniyetler, kendi mutfaklarını ve yemek kültürlerini oluşturan toplumlar ve devletlerdir. Starbucks’tan kahve içip, Mc Donalds’tan hamburger yiyen gençleri, Netflix’ten izlediği film ve dizilerle pompalanan/zerkedilen dünyanın hâkim kültürel modelleri yetiştirmektedir. Gençlerimizin yetişmesinde, okul, aile ve çevrenin katkısı minimum seviyelere kadar inmiştir. Alkol ve uyuşturucu kullanma yaşı on-on ikiye kadar düşmüştür. Sayısal olarak gençler arasında zararlı maddelerin kullanım oranı da giderek artmaktadır. İnternet, cep telefonlarıyla yetişen gençlik, alarm vermektedir. Onları tamamen kaybetmekle karşı karşıyayız. Bu üzerinde durulması gereken hayati bir mesele olarak, hem aile hem de devlet boyutunda geleceğimizi tehlikeye attığı gibi, milli güvenliğimiz için de büyük bir risk taşımaktadır. Ana-babayı önemsememe, aile bağlarının zayıflaması, boşanmaların artması (2018 rakamlarına göre 142 bin), evlilik sayısının nispeten azalması, gençlerin içine düştüğü durumun sonuçları olarak görülebilir. Sevgi, saygı ve anlayıştan yoksun kayıp bir gençlik, dinî duygularda zayıf, ibadetlerinde ihmal veya terk etme halini yaşamaktadır. Bunun sonuçları olarak milli duyguların yitirilmesi, devletin varlığının önemsizleşmesi, idealden yoksun, heyecanını yitirmiş, hedef ve amaçları olmayan, tarihini unutan veya yanlış yorumlayan vurdumduymaz ve sorumsuz bir nesille karşı karşıyayız. Belki bunu söyle özetlemek mümkündür: Pragmatist (faydacı), sadist (başkasına acı vermekten hoşlanan), mazoşist (kendine acı vermekten haz duyan), oportünist (fırsatçı), Narsist (ben merkezci), hedonist (hazlarını önceleyen) bir gençlik, şu anı ve geleceğimizi tehdit etmektedir. Artık bu kayıp neslin kahramanları, başka gelişmiş ülkelerin/kültürlerin kahramanları olmuştur. Kendi milli kahramanları, onların hafızalarında yer etmemektedir. Yapılması gerekenlerin başında, ekonomik reformlar kadar yeni neslin istek, amaç ve duygularını anlamak gelmektedir. Gençliğin sorunlarını, sıkıntılarını, beklentilerini bilmek, onların üzerine eğilmek, ilgi göstermek, yani onlara dokunmak zorundayız. Gençleri cezbeden meşru ve makul eylem ve projeler gerçekleştirmek her birimizin vazifesidir. Bunun için de, günümüz gençlerinin ilgi alanları içerisinde bulunan görsel ürünlerin çoğaltılması öncelikli bir ihtiyaçtır. Özgün ve nitelikli sinema, tiyatro, resim, çizgi roman, çizgi film, müzik, bilgisayar oyunlarını çoğaltmamız ve geliştirmemiz gerekmektedir. İdeal erdemli bir nesil için gençleri gündemimizin en önemli konusu yapmalıyız. Özellikle sinema ve dizi filmlerinin kalitesini artırmak daha fazla seyredebilir kılmak bir zorunluluktur. İletişimci, sosyolog, felsefeci, psikolog, ilahiyatçı vb. uzmanların senaryolarını yazdığı film ve diziler için, büyük bütçeleri gözden çıkarmakla gençlerimizin (erdemli) geleceklerini satın alabiliriz. Aksi takdirde maalesef onları kaybederiz. |
422 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |