Stokçu/Muhtekirin Arsız İhtirası Dürüst ticaret adamı, aynı zaman da güvenilir bir tüccardır. O, Peygamberler, Sıddıklar ve şehitlerle beraber olmanın yolunda olan kimsedir. Aldatan ve aldatılan olmayan dürüst ve başarılı tüccar, ümmetin ve insanlığın faydasını, her şeyin önüne koyar. Çıkar ve menfaatin geçici zevkleri ve ihtirasları, onu (dosdoğru) yoldan çıkar(a)maz. Nefsinin aldatıcı telkinleriyle, çok az bir meta karşılığı adalet ve hakikati satmaz. Altın, gümüş, elmas ve paranın esiri/kölesi olan, kibir ve gururun elbisesini giyen kimse, çıkarını öne çıkaran muhterisin kişiliğine bürünür. Haris, verilenleri görmez, elde edemedikleri için üzülür ve hayıflanır. Ticarî yozlaşmanın merkezinde yer tutanlar ise, mal ve emtianın fiyatını sunî olarak arttırmak için stokçuluğa ve ihtikâra başvururlar, ondan medet umarlar. Unuturlar ki, aziz Peygamber’in (s) ifadesiyle ‘Allah’ın laneti’ne uğramışlardır. Daha pahalıya satmak için, malı piyasaya sürmeyerek satmayan çalışan stokçular, fakir-fukara, yetim ve gurabanın rızkıyla ve hayatta kalmasıyla oynamaktadırlar. Onların âhlarından ve beddualarından, kulaklarını tıkayarak kurtulamazlar. İki âlemin terazisi, onların şaşırmış, sinsi, hilekâr, akıl, vicdan ve kalplerini tartmaz. Kalpleri ve ruhları, mal, para ve servetin kölesi olanlar, arşın gölgesinde sığınacak bir gölgelik bulamayacaklardır. Helal ve haramın terazisi, hak ve adaleti tarttığı gibi, nefis ve vicdanları da dengede tutar; aklı ve kalbi, çıkar ve menfaate kul etmez. Fırsatçı ve çıkarcı bir şekilde ticarî malları biriktirenler, servetlerinin ‘kendilerini ebedîleştireceklerini’ zannederek, onları istifleyerek stokçuluk yapmanın zelilliğini yaşadıklarının farkında değillerdir. Onlar için malın helal mi? haram mı? olduğu, aç ve fakir olup da alım gücünden yoksun miskinlerin bulunduğu önem arz etmez. Bunların kalpleri kararmış, vicdanları kapanmış, yürekleri kilitlenmiştir. Ümmetin, milletin ve devletin faydasına olanı tercih etmeyenler, piyasaya malları sürmeyerek/darlığa sebep vererek nefislerinin kulları olan zavallılardır. Fani hayatın fenâlığı içinde kaybolup, yiyip tüketemeyecekleri/bitiremeyecekleri servetlerinin hesaplarını vermenin zamanı elbette uzak değildir. Ticaretin helalliği, ihtikâr yapan/stokçunun yaptığıyla kirlenmektedir. Allah’ın Elçisi’nin (s) ifadeleriyle, “ihtikâr yapan kişi ne kötüdür. Allah fiyatları ucuzlatsa üzülür, pahalandırırsa sevinir.” Müslüman pazarında ihtikâr, faiz ve aldatma yoktur, hepsi ‘ayakların altına’ alınmıştır. İslâm’ın Peygamberi, fiyatlara müdahale etmeyerek, Müslümanların iz’an ve vicdanlarına bırakmıştır. “Bir adam gelerek: ‘Ey Allah'ın Resulü, bizler için eşyalara fiyat tespit ediver’ diye müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (a.s.): ‘Hayır fiyat koymayayım (rızka bolluk vermesi için) Allah'a dua edeyim’ cevabını verdi. Arkadan bir başkası gelerek: ‘(Ortalık pahalandı, eşyaların) fiyatını bize siz tespit ediverin’ diye talepte bulununca, bu sefer: ‘Hayır rızkı bollaştırıp, darlaştıran Allah'tır. Ben hiçbir kimseye zulmetmemiş olarak Allah'a kavuşmak istiyorum’ cevabını verdi.” Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hem nebi hem de devlet başkanı olduğu halde, fiyatları belli şekilde tespit etme yetkisini kendinde görmemiştir. Zulme sebep verir kaygısıyla, malların ve gıdaların belirleme taleplerini yerine getirmemiştir. Pahalanması için yiyecek maddesine bekleten stokçu/muhtekir, Hz. Peygamber’in (s) ifadesiyle, Allah’ın yüz çevirdiği insandır. Yine o Kutlu Peygamber, ihtikâr yapanın seyyiatını şöyle ifşa etmektedir: “Şehirlerde yaşayanlar, Allah yolunda hapsedilmiş kimselerdir. Gıdalarında onlara ihtikâr yapmayın, onlara fiyatları yükseltmeyin, zira kim onlara bir gıda maddesini kırk gün hapsetse, sonra da tamamını tasadduk etse, yine de işlediği günahı affettiremez.” Pazar; cami ve okuldan sonra, İslâm şehrinin/medinesinin en önemli merkezlerinden biridir. Hak ve adaletin pazarı, İslâm’ın ilkelerinin hayat bulduğu mekânlardır. Orada stokçuluğa ruhsat verilmediği gibi, yıkıcı/öldürücü fiyat kırmalara da izin verilmez. Müslüman Pazarı, iki aşırı ucu, dengeye getiren terazidir. Onun için Adalet Peygamberi’nin (s) şu hikmetli sözleri, stokçunun/muhtekirin, günah galerisinin boyutunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır: “Bir kimse gıda maddelerini toplayıp günün rayiç fiyatı ile satsa, sanki onu tasadduk etmiş gibi olur.” |
452 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |