Prof.Dr. Bayram Ali Çetinkaya: “Mevlâna’nın Şems’le buluşması, Doğu’yla Batı’nın buluşmasıydı. Şems-i Tebrizî’nin gelişiyle fünye ateş aldı, bomba infilak etti. Maneviyat dünyasında Doğu ve Batı birleşti. Onlar ikiz ruhlardır, kader arkadaşı, yoldaştırlar.”
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Fikir ve Sanat Adamları Derneği ve Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya tarafından “İrfanî Geleneğimiz ve Mevlâna ve Şems Dostluğu” konulu bir konferans verildi.
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya irfanî boyut hakkında şu bilgileri verdi: “İlim, hikmet ve irfan İslam medeniyetinin kültürünü oluşturur. Bu üç sacayaktan biri eksik olursa sapmalar oluşur.
İlim, hikemi geleneklerimizi oluşturuyor. Ashab-ı suffe ile başlayarak medreselerle devam etmiştir. Hikmet geleneği peygamberimizle başlayarak sahabeler yoluyla aktarılmıştır. İrfan boyutu ise Ahmet Yesev î ile başlayıp bütün coğrafyalara ışığını götürmüştür. Hacı Bektaşî Velî,Yunus Emre ve Mevlâna Anadolu irfanının ulularıdır. 13.yüzyıl İslâm dünyası Haçlılar, Moğollar ve Hasan Sabbah tehdidi altındadır. O dönem insanlarını çıkmazdan kurtaran Kuran ve sünnetin yoludur.” dedi.
SALT BİR AKIL EMPERYALİST DUYGULARI KABARTIR
Çetinkaya, Anadolu irfanının uluları cehaletin yerine ilmi, sapkınlığın yerine irfanı ve hikmeti, bıkkınlığın yerine cesareti ortaya koydular.” Kuran’da Kaple akletme vicdan boyutunu ifade diyor. Salt bir akıl emperyalist duyguları kabartır. Geçen hafta Afganistan’da hafız 100 çocuk Amerikan bombalarıyla öldürüldü. Menfaat ve acımasızlık ortaya çıkınca insanlara hayatı cehenneme çevriliyor. Akıl kalpten yoksun olunca vahşet ortaya çıkıyor. İrfan olmadığında başka alimler boşluğu doldurtacaktır.” dedi.
ÂLİMLİKTEN ÂRİFLİĞE YÖNELME
Mevlâna’nın Şems ile buluşması üzerinde duran Çetinkaya, Şems’in Mevlâna’yı âlimlikten ârifliğe döndürdüğünü belirterek Sezai Karakoç’un “Doğu’daki Doğulu, Batı’daki Doğulunun yanına geldi. Onu ateşledi, o ateşle insanların gönlünü soğuttu.” sözlerini aktardı. Bütün çıkış noktaları ilimdir. Görünmeyen ilim kapıları Mevlâna’ya açılmıştır. Şems-i Tebrizî’nin kabına sığmayan bir hâli vardır. Makâlât adlı eserinde çocukluğundan itibaren hakikat arayışı içinde olduğunu belirtir. Şems aldığı işaretlerle Rum diyarına gider. Arif kişi dünyaya karşı uyku hâlinde yaşar. Hikmetin ve irfanın nefesiyle dünyada yaşayan ölüler gibidir. Çetinkaya, Mevlâna ile Şems’in buluşmasının "Merec'ül-bahreyn" yani iki denizin buluşması olduğunu söyledi.
MEVLÂNA -ŞEMS DOSTLUĞU
Mevlâna’nın medreseyi bir kenara bırakarak günlerini Şems ile geçirmesi müritleri arasında hoşnutsuzluğa neden oldu. Mevlâna aşkın yolculuğunda irfan boyutuna geçmişti. Çetinkaya; ilimle tek, irfanla çift kanat sahibi olduklarını belirterek çevrelerindeki ham sofuların bu durumu anlamalarının mümkün olmadığı üzerinde durdu. “Şems büyük şimşeklere maruz kaldıktan sonra Konya’yı terk etti. Mevlâna, Şems’i bulması için oğlu Sultan Veled’i gönderir. Sultan Veled, Şems’i aramak üzere Şam’a gidip babasının hediyelerini Şems’e sunup mektubunu iletir. Şems gülümseyerek ‘Bizi gümüş ve altınla işimiz olmaz. Bizim Muhammed yaratılışlı Mevlâna hakkındaki isteğimiz yeter derecededir; onun söz ve emrinden dışarı çıkmak nasıl mümkün olur?’ dedi.
Mevlâna Şems’i Konya’da kalıcı kılmak için evlatlığı Kimya Hatun ile evlendirir. Mevlâna’nın oğlu Alaaddin ile Şems arasında birtakım sürtüşmeler meydana gelir. Şems tehdit edilir, Alaaddin’in tacizlerinden bunalan Şems ortadan kaybolur. Rivayet odur ki; Şems öldürülerek Şems Camisi içindeki kuyuya atılır. Şems evrensel bir değerdir. Mevlâna ile muhabbeti yüzyıllardır anlatılmaktadır. Âriflerin üç alameti; gönlün fikirle, tenin hizmetle, gözün yakîn olmakla meşgul olmasıdır. Çetinkkaya günümüz insanına irfan boyutunun yol gösterici olacağını belirtti.
NAHİVCİYLE GEMİCİ HİKÂYESİ
Mevlâna kemâlat bilgisiyle yokluk (mahiv) bilgisini temsili hikâye ile anlatır: Bir nahiv âlimi, gemiye binmişti. O kendini beğenmiş âlim, yüzünü gemiciye dönüp “Sen hiç nahiv okudun mu?” demişti. Gemici “hayır” deyince: “Yarı ömrün boşa gitti.” dedi. Gemici bu söze kızdı, gönlü kırıldı. Fakat susup cevap vermedi. Derken rüzgâr gemiyi bir girdaba düşürdü. Gemici, o nahiv âlimine: “Yüzmeyi bilir misin, söyle!” Nahivci: “Bilmem bende yüzgeçlik arama” deyince “Nahiv âlimi, bütün ömrün hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdapta batacak. İyi bil burada mahiv bilgisi lâzım, nahiv bilgisi değil. Eğer mahiv bilgisini biliyorsan tehlikesizce denize dal! Deniz suyu, ölüyü başında taşır. Fakat denize düşen adam diri olursa nasıl kurtulacak? Sen de eğer beşeriyet vasıflarından arındınsa/öldünse hakikat sırları denizi, seni başının üstüne kor.
Çetinkaya, Şems olmasaydı Mevlâna dar bir coğrafyada tanınacaktı. Mevlâna olmasaydı, Şems sıradan bir derviş olacaktı. Mevlâna ile Şems iki beden de tek ruh olduklarını belirtti. Program sonunda Prof.Dr. Bayram Ali Çetinkaya’ya Konya Büyükşehir Belediyesi Sekreter Yardımcısı Abdülmelik Ötegen tarafından günün anısına hediye takdim edildi. Ayşe Avcı – Memleket