Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu Sonuç Bildirgesi ![]() ![]() AKADEMİDE FELSEFE, HİKMET VE DİN SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ “Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu” Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü ve İlahiyat Fakültesinin ev sahipliğinde 12-13 Aralık 2013 tarihlerinde Zonguldak’ta gerçekleştirilmiştir. Sempozyuma Türkiye’nin farklı üniversiteleri ve kurumlarında çalışan 40 akademisyen ve düşünür katılmıştır. Sempozyum alın teri ve helal kazancın başkenti Zonguldak’ta katılımcı ve dinleyicilere zengin bir tefekkür ziyafeti sunmuştur. Sempozyum protokol üyelerinin ve Zonguldak Valisi Sayın Ali Kaban’ın üst düzey felsefi sorgulamaları da içeren protokol konuşmaları ile başlamıştır. Açılışta katılımcılara Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencileri tarafından tasavvuf ve halk musikisi ezgilerini içeren enstrümantal bir müzik ziyafeti sunulmuştur. Sempozyum müddetince sekiz oturumda 35 bildiri sunularak müzakere edilmiş, bir de değerlendirme oturumu gerçekleştirilmiştir. Sempozyuma katılan her birisi alanında uzman hocalarımız; felsefe ve din, felsefe ve hikmet, akıl ve inanç, hakikate ulaşmada felsefe ve dinin birlikteliği, tefekkür, akademi ve eğitimde felsefe ve din birlikteliği gibi konuları akademik ve entelektüel bir üslup ve farklı ilimlerin metot ve bakış açıları ile ele almıştır. Sempozyum boyunca her birisi önemli konulara değinen bildiriler ve yapılan müzakereler genel olarak şu hususları ortaya koymuş bulunmaktadır: 1- İlim ve hikmeti aramak her müminin en önemli görevlerindedir. Bu ise derinlemesine araştırma, sorgulama ve tefekkür ile gerçekleşir. Derinlemesine tefekkürden uzak kalan, kendi mütefekkirlerini yetiştiremeyen toplumlar enerjisini kaybeder ve başkalarının paradigma ve kavramları ile düşünmeye başlarlar. Günümüzde yakın coğrafyamızın yaşadığı sorunlarda bu durumu görmek mümkündür. 2- Her türlü bilgi sistemi – buna felsefi paradigmalar ve bilim de dahil – bir inanç sistemi üzerine kurulur. İnancın toplumsal ve tarihi açıdan dinamizmini devam ettirebilmesi ise ancak bilgi ve akılla bağını koparmamasına bağlıdır. Dolayısıyla din, bilim ve felsefe birbirinden bağımsız alanlar olarak tasavvur edilmemelidir. 3- Hikmet için pek çok tanım yapılabilir ve yapılmıştır da… ancak insana düşen yönüyle hikmet: varlığın hikmetle yaratılmış olduğuna inanmışlıktan doğan bir hakikat sevgisi ve arayışıdır. Bu arayışta farklı usul ve yollar olabilir. Ancak en büyük tehlike her şeyin metalaşıp, araçsallaşıp hatta siyasallaşıp şekilden ibaret kalmaya başladığı günümüz toplumlarında olduğu gibi hikmet sevgisinden, arayışından vazgeçmektir. Hakikat arayışından vazgeçmek o kadar acı bir durumdur ki felsefe bile varlık sebebi olan bu arayıştan vazgeçtiğinde ideolojiye dönüşür. 4- Din anlaşılıp yaşanmak üzere insanlığa gönderilmiş bir sistemdir. İnsanın temel anlama aracı ise akıldır. İnsanı bilgiye ulaştıran akıl, sadık haber ve duyulardır. Bu üçlemede akıl, duyuların ve sadık haberin de işlevselliğinin ön şartı olarak büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bilgiye ulaşmada akıl, duyu, vahiy birlikteliğini temel almamız gerekmektedir. |
3319 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |