• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI

Anasayfa

Diliyle Müslüman olup da, kalbiyle imanın lezzetinden yoksun olanlar, müminleri üzmemeli, ayıplamamalı ve onların noksanlarını araştırmamalıdır. Eksikleri ve ayıpları araştırmayı kendisine vazife edinenleri, Allah iki cihanda pişman ve perişan ederek utandırır. Müslüman kardeşinin ayıbını ortaya çıkaranı, Mevlâ da, o kimseyi evi gibi herkese açık olmayan yerde bile olsa rezil eder, insanların yüzüne bakamaz hale getirir. “Ey diliyle Müslüman olup kalbiyle işlememiş olanlar gürûhu! Müslümanları üzmeyin onları ayıplamayın ve onların kusurlarını araştırmayın Şu bir gerçektir ki; her kim müslüman kardeşinin ayıbını araştırırsa Allah da onun ayıbını meydana çıkarır ve Allah her kimin ayıbını meydana koyarsa evinin içinde bile olsa onu kepaze eder.” (Tirmizi) Başkalarının ayıp, eksik, kusur, hata ve günahlarını araştırmayan, görmezlikten gelen ve örtenleri, Hakk Teâlâ, insanlığın ebedî hayatının başlayacağı günde, noksanlıklarını ve yanlışlarını kapatır, örter.
09.10.2022
İnsanların artık sanal değil gerçek âlemleri olan internet ortamındaki (sosyal medyadaki) retoriği ise, seviyesiz bir şekilde her türlü edep ve saygı sınırları aşan bir hal arz etmektedir. İçerisinde aşağılama, tahkir, küfür, hakaret, iftira ve gıybeti barındıran bu ortam, ne yazık ki, toplumsal düzeyin de bir fotoğrafını gözler önüne sermektedir. Sufilerin “hazret-i insan” dedikleri insan, kitle iletişim araçlarında adeta kural tanımayan “yabanî bir hayvan” gibi vahşileşme halini yaşıyor. Gönül kırmaların sıradanlaştığı herkese açık olan bu ortamlarda, tüm aile mahremiyetleri, toplumsal bir ekran gibi ifşa ediliyor. Sosyal medyaya bağımlılık, o dereceye ulaşmış ki, camide namazların arasında ve Cuma vaktinde hutbe okunurken dahi, cep telefonlarıyla uğraşan insanlar sanal dünyadan ayrılamıyorlar. Sanal dünyanın tüm gerekliliklerini yerine getirerek göz, ruh ve kalpleriyle telefon ekranlarına kilitleniyorlar. Ne yazık ki, bu durum, içinde bulunduğumuz dünyevileşmenin boyutlarını da ortaya koyuyor.
08.10.2022
Kızgınlıklarımız bizi, erdemli olmaktan uzaklaştırmamalı ve başkasına hakarete dönüşmemelidir. Başkalarının sövgü ve hakaretleri, bizleri aynı seviyesiz duruma düşürerek öfkenin kurbanları haline düşürmemelidir. Bu hale yolculuklarda rastlanmaktadır. Şehir içi veya şehirlerarası seyahatlerde sıkça karşılaşılan hususlardan birisi de, insanların birbirini dinlemeden ve anlamadan saygısızca davranıp hareket etmeleridir. Erkeklerin, hatta kadınların bile ağza alınmayacak küfürleri dillerinde düşürmemeleri, gönülleri yaralayan hususlardandır. En kötü tarafı da, küfür ve sövgülere, gözleriyle şahit olan, kulaklarıyla bu kem sözleri işiten taze beyinlerin, yani çocukların aynısı yapma alışkanlıklarını ediniyor olmalarıdır. Yapılan her küfür ve hareket, o tertemiz zihinleri kirletmektedir. Toplu taşım araçlarındaki (otobüs, uçak, metro, tramvay, vapur…) saygısız, kaba tavır ve davranışlar, gerçekten yüz kızartacak boyuttadır.
07.10.2022
Gıybet, nefsin güzel gösterdiği ve haz aldığı bir fiildir. İnsanlar, gıybetin zararlı ve azarlanmış/kınanmış bir kötü fiil olduğu bile bile yine de gıybet etmekten kendilerini alamazlar. Bu çerçevede “Falancanın boyu kısadır” diyen birisine, Allah’ın Resulü (s), “bu sözün denize atılsa, denizi kokutur” buyurdu”. (Tirmizi) Gıybet ve benzeri şer fiillerden uzak olanlar, nihayetinde Efendimiz’le (s) birlikte Ahirette komşu ve yoldaş olacaklardır. “Bir kimsenin malı az, çoluk çocuğu çok, namazı güzel olursa ve müslümanları gıybet etmezse, kıyamette onunla yan yana oluruz.” (Hatib) Şu halde, Allah, bu marazî hali neden haram kılmıştır? Bu haram kılınmada elbette birçok sır ve hikmet bulunabilir. Bunların en önemlilerinden biri, gıybetin insani ilişkileri zafiyete uğratması ve kişiler arası güven bunalımlarına sebep olmasıdır. Gıybet toplumsal ve çevresel barış ve birliği zedeler. Ama insanların gıybet ederken büyük bir nefsanî haz aldıkları da aşikârdır.
06.10.2022
“Kim bir mümini bir münâfığa (gıybetçiye) karşı himâye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından temizlenip) çıkıncaya kadar hapseder.” (Ebû Dâvud, Edeb 41, hadis no: 4883, 4/270) İftira olma ihtimali olan duyumlar, ciddiye alınmamalıdır. Bu tür ithamları işitenlerin, hüsnü zan besleyerek bunun “iftira” olduğunu söylemeleri hayırlı bir davranıştır. Kesinliği olmayan bilgileri ve dedikoduları, doğruluğunu kontrol etmeden yaymak, onu yapanlar kadar kötü bir davranıştır. Aslolan, söylenenleri yaymak değil, kötülükleri ve günahları örtmek olmalıdır. Bilinmeyen mevzuların arkasına düşmemek, bunu bir vazife (!) gibi telakki etmemek gerekir.
05.10.2022
Emanetlerin ehline verilmesi esastır. Liyakat, kabiliyet ve yetenekleriyle birlikte erdemli kimselerin, verilecek vazifelerde muhatap alınması gerekir. Layık olmadıkları halde yakın, akraba, dost ve arkadaşlarını önceleyerek görevlere getirmek, meşru bir tutum değildir. Belirli görevlere liyakat sahiplerini getirmek ve atamak, nasıl bir emanetleri ehline vermek ise, vazifelere tayin etme işi de bizatihi bir “emanet”tir. Ehli tarafından yapılmayan vazifeler, adaletsizliğin ortaya çıkarak zulme sebep olur. Adaleti yerine getirmek de bir emanet olduğuna göre, vazifelerin dağıtılmasında hassas davranmak gerekir. Emin ellerde olmayan makam ve mevkiler; hak, hukuk, adalet, liyakat, kabiliyet ve yetenek vasıflarından uzaklaşarak o müesseselerin zayıflamasına, verimsizleşmesine ve kapatılmasına yol açar. Vazifelerin dağıtılmasında/verilmesinde azami başarı ve kazanımı elde etmek için donanımlı, emin ve erdemli özelliklerle bezenmiş kimseler tercih edilmelidir.
04.10.2022
Yalana ruhsat verilen yerler de vardır elbette. Hz. Peygamber (s), insanların pervanenin ateşe kendisini atması gibi, insanların yalan deryası içine kendilerini atmalarına bir anlama veremez. O, yalan söylemeye izin verilen yerleri belirterek başka yanlışlıkların yapılmasına müsaade etmez. İkazlarında ise, fert ve toplumun maslahatını düşünerek, cemiyet faydasını esas alır. Aile kurumunun sarsılmaması, gönül kırılmalarına sebep olunmasın diye erkeğin, hanımına yalan söylemesi de bunlardandır. Ancak burada şunu belirtmek gerekir ki, eşlerin birbirlerini aldatma, meşru olmayan nikâh dışı ilişkileri gibi İslâm’ın emir ve yasaklarını çiğneyen hususlarda yalana asla yer yoktur, olamaz da. Savaş halinde, harbi kazanmak amacıyla yalan söylenmesine izin verilmiştir. Bir de son olarak iki dargın Müslüman arasındaki soğukluk ve iletişimsizliği gidermek için hakikat dışı ifadelerde bulunabilir.
03.10.2022
Öğrenciler, hocalarına karşı lakayt iken, hocalar da öğrencilerle yeterince ilgilenmemektedir. Öğrenci hocasıyla resmî münasebeti sona erince, bir daha hocasına arama, hal-hatır sorma girişiminde bulunmamakta, hocasını tamamen unutmak istemektedir. Tersi durumlar da söz konusudur. Yıllar geçtikten sonra hocasını arayıp fakültesini ziyaret edenler olduğu gibi, kendisine nice emekleri geçen üstadının adını bile zikretmekten kaçınanlar vardır. Bir diğer üzücü durum ise, öğrencinin hocası hakkında, hatta bilimsel yetersizliği açısından kınanacak kırıcı ifadelerde bulunmasıdır. Hakikatte, herkes kendi işini en güzel şekilde yapmalıdır. Yapmayan bunun diyetini ödemekle karşı karşıya kalacaktır. Her şeye rağmen, hocalara saygı, ancak onlarla irtibatı sürdürmekle mümkün olacaktır. Eğitim aldığı zamanlarda öğrenci, hocasına onu üzecek bir saygısızlık ve hürmetsizlikte bulunmamalıdır. Zira aksi tavırlar ve davranışlar ağır yürek sızılarına yol açmaktadır.
02.10.2022
Medeniyet denen değer ve kültürler manzumesinin ortay çıkışı, sadece kitap, sanat ve mimariyle gerçekleşmez. Medeniyet değerlerinin nesiller arasında geçişi, her şeyden önce insan vasıtasıyla mümkündür. Bu intikali yapacak en önemli unsur, bizatihi ferttir, cemiyettir. Dolayısıyla değerler ve kültürlerin aktarımı, yine aileyle başlayan bir süreç içerisinde hayat bulacaktır. Anne-baba, çocuklar, kardeşler, hala, teyze, amca, dayı, onların çocukları, çocuklarının çocukları, intikalin kilometre taşları ve yol işaretleridir. Aslında tüm söylenenleri zâid kılan ilahî kelâmında Yüce Mevlâ’mız, bu hususta bizi ikaz etmektedir:
30.09.2022
İnsanlar, iyi bir gelire sahip iseler, sağlıkları yerindeyse, çoluk çocukları varsa, evleri ve arabaları varsa, kendi çekirdek ailesinin dışındaki yakınlarıyla irtibatlarını koparıyorlar. Yakın akraba, komşu, dost ve arkadaşlarıyla ilişkisini koparan insanımız, yalnızlaşma ve yabancılaşma halini yaşamaya başlıyor. Akabinde ruhî bunalım ve depresyonların içerisinde kendisini buluyor. Bunun neticesinde psikolog ve psikiyatristlerin kapılarını aşındırmaya başlıyor. İlaç ve anti - depresan kullanımları, onun içinde bulunduğu sıkıntılara derman olmuyor. Zira o, bereket kapıları olan, tüm irtibat yollarını tıkamıştır. Nefes alacak boruları ve bacaları kapatmıştır. Onun için Efendimiz formülü bize bildirmektedir: “Ey insanlar! Birbirinize selâm verin, sıla-i rahim yapın, yemek yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz.” (Tirmizi).
29.09.2022
 7  ...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam146
Toplam Ziyaret206865
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER





          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI