İlim yolculuğuna çıkan kimse, öncelikle zühd sahibi olmalıdır. Dünyevî çıkar ve menfaatler, ilimle bir araya gelmez. Zira aşırı dünyevileşme, ilmin düşmanıdır. İlim adamı, dünya nimetlerine aşırı derecede kapılmayan kanaatkâr insandır. O bilir ki, asıl zenginlik bilgi ve gönül/kalp zenginliğidir. Dolayısıyla amaç haline getirilmeye çalışılan her türlü maddî güç, ilme ulaşmayı engelleyen bir çengel ve zincirdir.
Sabır, ilim tâliplisi için bir pusuladır. Yönü ve istikameti bulmanın formülü, çalışılan saha ve konuda sebat etmektir. Bir konu ve problem üzerinde son sınırlara kadar ulaşılmadan ve kapasite/potansiyel kullanılmadan, araştırmada istenilen ve beklenen hedeflere ulaşılamaz. Onun için ‘güzel sabır’ ve onu takip eden şükür, bilinmeyenin öğrenilmesine ve öğretilmesine kapı aralar. Bilinmeyeni keşif, yanlış bilineni düzeltme, ancak sabrın genişliğine teslim olmakla elde edilir. |