• Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
    • Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya
Üyelik Girişi
Videolar

Yeni Yayımlanan Kitaplar

   

İsmail Haqqi His Life Works and Views
Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI

ibn rüşd (1. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek



ibn rüşd (2. cilt) (uluslararası ibn rüşd sempozyumu bildirileri) doğu-batı ilişkisinin entelektüel boyutu ibn rüşd'ü yeniden düşünmek




Dini ve felsefi metinler: Yirmibirinci Yüzyılda yeniden okuma, anlama ve algılama

Bayram Ali Çetinkaya(Editör)

Doğu-Batı: İki Dünyanın Buluştuğu Noktada Düşünce Günleri



İzmirli İsmail Hakkı
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



15 TEMMUZ DESTANI

Anasayfa

Konuklar: Prof. Dr. Abdulhamit Birışık - (Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı) ve Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya - (İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi) Yayınlanma Tarihi: 21.10.2019
23.10.2019
Şairleriyle öne çıkan Tebriz, halı sanatının nadide eserlerinin dokunduğu bir İslâm beldesidir. Süsleme ve mimarisiyle kendisini gösteren bin yıllık çarşısında beş bin beş yüz dükkân/mağaza ve kırk meslek dalını görmek mümkündür. Unesco’nun Dünya Mirası listesi’ne eklediği çarşı, çok geniş bir alana oturmaktadır. Yürümekle bitmeyen kapalı çarşının beş km olduğu söylenmektedir. Çarşının içinde el arabalarıyla yol açmaya çalışanların “subhanellah ay balam” ikazlarını muhatap olmak şaşırtıcı değildir. Şiir ve şair, Tebrizle özleşmiş olgulardır. Yüz on şairin bulunduğu şairler mezarlığı ve anıtı, Tebriz’in şaheser mekânlarından birisidir. Buradaki şairlerin sultanı Mehemmed Hüseyin Behzat Tebrizî Şehriyar’dır (1908-1988). Şiirleri doksan iki dünya diline çevrilmiş olan Şehriyar, aslında tıp fakültesi mezunu bir şairdir.
12.10.2019
12.10.2019
Teizmin önemli bir ilkesi de Tanrı’nın mutlak yaratıcı olduğu inancıdır. Kendisi dışında var olan her şeyi Tanrı yaratmıştır. Bu yaratılış yoktan bir var ediştir. Tanrı’nın yaratıcı sıfatı ve kudreti Tanrı tasavvurlarının en temel özelliğidir. Bu özellikle teizm; deizm ve panteizmden ayrılmaktadır. Teizmin Tanrı’sı eylemlerinde özgürdür ve O’nun fiillerini hiçbir güç ve kudret belirleyemez. Tanrı, âlemi, var olmasını dilediği ve irade ettiği için yaratmıştır. Var olan her şey, özgür iradesi ve dilemesiyle vasıtasız ve başka bir güç olmaksızın Tanrı tarafından yaratılmıştır.
12.10.2019
Teizmin, türleri bulunmaktadır. Onlardan birisi ‘açık teizm’dir ki, buna özgür irade teizmi de denilmektedir. Açık teizm, insanın özgür iradesi ile Tanrı’nın ilmi, iradesi, ve kudreti arasındaki münasebeti, özgür irade lehine açıklayan teistik görüştür. Yani Tanrı, geleceği belirlememiş, insan özgür iradesiyle gelecek hakkında tamamen imkânlar alanında tercihte bulunabilmektedir. ‘Klasik veya geleneksel teizm’ ise, Tanrı’nın mutlaklığını, aşkınlığını, yaratıcılığını, irade, kudret, ilim vb. mutlak sıfatlara sahip olduğunu kabul eder. Biraz açacak olursak, Tanrı, kendi varlığının bilincinde olma anlamında zatiyeti veya kişiliği olan bir varlıktır. Klasik teizm, her şeyi yaratan Tanrı’nın var ettikleriyle iletişim halinde olduğu anlamına gelen vahiy, peygamberlik ve mucizeyi de benimsemektedir.
12.10.2019
‘Tanrıcılık’ olarak da Türkçeye çevrilen teizm (ilâhiye), şahsî, zatî ve âlemin sebebi olan ve evrenden ayrı olan bir İlâhın varlığına; O’nun insan üzerindeki mutlak nüfuz ve gücüne inanan bir akımdır. Vahyi kabul eden teizm, bunu inkâr eden deizmden ayrılır. Deizmin insanın aklına tâbi olmasını iddia etmesine, teizm ilkeleriyle karşı bir duruş sergilemektedir. Tanrı’nın mutlak varlığına inanan teizm, Allah ile âlemin bir ve aynı olduğunu savunan ‘panteizm’den de farklıdır; onunla aynı düzlemde buluşmaz. Allah’ı ve dinî inkâr eden ‘ateizm’ ise, teizmin zıddı bir görüşü savunmaktadır. Çok tanrıcılığa inanan ‘politeizm’ ise, tek Tanrı’yı savunan teizmden kesin olarak ayrılmaktadır.
12.10.2019
Deistlere göre, Tanrı, bu muazzam makinayı yapan bir mühendis, bu saati yaratan bir saatçidir. O, bu saati kusursuz ve en iyi prensiplerle yapmış ve harekete geçirmiştir. Dolayısıyla evrenin, Tanrı’nın müdahalesine bir ihtiyacı kalmamıştır. Bu tezler, Newton gibi bilim filozofları tarafından ileri sürülmüştür. Buna göre, doğanın yasaları, mucize gibi olağanüstü hallere ihtiyaç bırakmayacak kadar mükemmel ve muazzamdır. Aslında deizm, Tanrı ile insan arasındaki sıkı ve sürekli ilişki ve irtibatı koparmakta bir sakınca görmemektedir. Deizme göre, insanların hayatları ve olaylar, Tanrı’yı ilgilendirmemektedir. Bu da sonuçları itibariyle ibadet, dua ve ayinleri anlamsızlaştırmaktadır. Nihayetinde iyiliklerin ortaya çıkması kötülüklerin def edilmesi gibi amaçlarla yapılan dua ve kutsalın aşkınlığı yerle bir olmaktadır.
18.09.2019
Akıl yoluyla tasavvur edilen bir Tanrı’nın varlığını kabul eden deizm, on altıncı yüzyılda ortaya çıkmıştır. Evrene, dünyaya, maddeye ve insana müdahale etmeyen ilâhı kabul eden deizm, Tanrı’nın varlık açısından değil de etkinlik açısından tabiatın üstünde ve bütünüyle dışında olduğunu ileri sürmektedir. Bu düşünce akımına göre, Tanrı evreni yarattıktan sonra kendi yasalarına uygun bir düzenek içinde onu kendisiyle baş başa bırakmıştır. Akıl ve bilime verilen sonsuz bir değer sonucunda deizm, varlığa, zamana, duaya müdahale etmeyen ve karşılık vermeyen ‘eli kolu bağlanmış’, ‘köşesine çekilmiş’ bir Tanrı’nın arayışı içindedir. Temel iddialarına bakıldığında deizm, Tanrı’ya ilk sebep olarak varlığı hareket(e) veren/geçiren ontik bir vazife vermektedir. Bu kapsamda Tanrı, alemi yöneten değişmez yasaları koymuştur.
13.09.2019
İki cihan mutluluğunu bulmak da, gönül rızasıyla gerçekleşir. Hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan severek isteyerek gönüller vermek istikametin işaretidir. Bunun sonucunda gönül huzur ve rahatlığıyla keder ve sıkıntılar sona erer. Mutluluğun gerçekleştiği gönül devleti, söz ve davranışla sevindirerek ve iltifat ederek inşa edilir. Ancak gönül dilini kullanmayan kalpleri pas tutanlar ise, karanlığın ve karamsarlığın soğuk yüzüyle bakarlar. Onların baskı ve zulümleri gönülleri yıkar, kalpleri kırar. Gücendirmek, üzmek, gönül yıkmak, gönlü kapalı olanların fiilleridir. Onların kalpleri ve gönülleri keder, tasa ve vesveseyle kaskatı kesilmiştir. Katı kalpliler, kasavet vermek ve ruhu daraltmakla gönüllere acı ve ıstırap taşırlar.
06.09.2019
Huzur bulmak, kulun gönlünün aydınlanmasıyla gerçekleşir. Arzu ve cömertlik, gönül zenginliğiyle zuhur eder. Yaşam gücünün azalması, gönül çöküntüsünün bir sonucudur. Manevî dengeye yitirmeden elindekiyle yetinmek, gönlü doyurur ve besler. Gönlü bol olan, gözü tok bir şekilde kanaatkârlar bahçesinde yer bulur. Artık ona kalp kırıklığı, hırs, ihtiras yaklaşmaz. Dünyaya kul olmamak için, gönül insanı olmak gerekir. Gönül insanın dili de, ahlâkı da, kendisi de güzeldir, hoştur. Zira o kişi, yumuşak diliyle, çirkinlikleri siler, kusurları örter, ak yüzlü erdemli insan haline dönüşür. Günah ve kusurlarıyla kalbi kararanın, gönlü de kararır. Yaşama isteği kalmayan, acımasız, insafsız ve taş kalpli gönlü kara insanın özelliğidir.
28.08.2019
... 29 ...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam110
Toplam Ziyaret207187
Etkinlikler
YENİ ÇIKAN ESERLER





          


                                 






                                             


                                               
                                                                                        
                                                      
                                                   
     





Yayımlanan Eserler


Sayıların Gizemi ve Tasavvufun Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
İnsan Yayınları


   İlkçağ Felsefesi Tarihi
Bayram Ali Çetinkaya 
İNSAN YAYINLARI









Yitik Bilgi ve Hikmet
Bayram Ali Çetinkaya





İslam Medeniyetinin Dinamikleri
Bayram Ali Çetinkaya
 İNSAN YAYINLARI



İrfan ve Hikmet Peygamberi 
Bayram Ali Çetinkaya
   İNSAN YAYINLARI
   



   Şems-Mevlana Dostluğu
     Bayram Ali Çetinkaya
     İNSAN YAYINLARI
      


Medine'den Medeniyete

Bayram Ali Çetinkaya
İNSAN YAYINLARI