Kitap sudur, katıktır, uygarlıktır, teknolojidir. Uygarlıklar onunla inşa olunur. Bilgi, kitap ve kütüphaneyle geleceğe taşınır. Bedenler geçicidir, ancak kitaplar ve kütüphaneler varlık âlemi olduğu müddetçe yok olmazlar. Çünkü onlar insanlığın hafıza kayıtlarıdır.
Bilgi ve düşünce, kütüphanelerde fidan verir. Kitaplar, zihinlere filiz attıkça, özgünlük ve özgürlük çoğalır. Akılları hapseden dogmatizm ve fanatizmin nefesi kesilir, yaşama ortamı bulamaz.
Yönetenler, kitapla hakikatten ayrılmaz. Yönetilenler, kütüphanelerle erdem ve değerin kıymetini idrak edip anlarlar. Cehalet ve bağnazlık, kitap ve kütüphanelere yaklaşamaz. Zira kitaplar, hürriyet ve mutluluğun tarifini verir; zihinleri özgürlüğün nefesiyle beslerler. |
13.12.2019 |
Dostların vefası bir başkadır. Onlar aralarında ummanlar olsa bile, mesafeleri yok eden vefakâr ahbaplardır. Yıllar geçse bile, sevgi ve muhabbetin azalmadığı dostluklar vefanın numuneleridir.
Aranmayı beklemeyen arkadaş ve dostlar (çünkü kendileri arar), yıllarca birbirlerini görmeseler dahi, sevgilerinden hiçbir şey kaybetmezler. Birbirlerini görmedikleri zaman, yakın aile bireylerinden birisinin hasretinin olduğu gibi, gurbet hayatı yaşarlar.
Vefa, sadakat gerektirir. Zor ve güç anları, vefanın test zamanlarıdır. Tıpkı Hz. Mevlânâ’nın Tebrizli Şems’le yaptığı gibi, konuşmak ve hasbihal etmek, vefakâr dostlar için doyumsuz anlardır. Bu mutluluk zamanları, susulmadan muhabbetin koyulaştığı bereket vakitleridir. |
08.12.2019 |
Kadı Burhaneddin, isabetli tedbirler alarak engin bilgisiyle savaş alanındaki cesaret ve kahramanlığıyla halkının ve ordusunun sevgisini kazanmıştır. Bununla birlikte o, siyaset ve ahlâka önem veren bir Sultan olarak, vefa, arkadaşlık ve dostluğun en büyük güç olduğunun da farkındaydı.
Erdemli siyasetin şartlarını yerine getiren Kadı Burhaneddin, kılıcının kesiciliği (adalet) ile kaleminin (şeriat) üstünlüğünü birleştirdi. Devletin gücünü, din ve şeriatın şerefiyle bir araya getirip ülkeyi, erdemli ve mutlu bir hale dönüştürdü.
Kadı Burhaneddin, adalet ve iyilik erdemleriyle süslenmiş bir hükümdarı, din ve devlet işlerinin yürütülmesi için bir zorunluluk olarak görür. Onun için başkan, yanlışlık, beceriksizlik ve kusurdan kendini kurtarmalıdır. Hakiki başkan, iyi, kötü, eğri, doğru arasında insaf ölçülerine göre ayrım yapmalıdır. |
02.12.2019 |
Savaşçı, stratejist, yönetici, şair, müderris, âlim, hükümdar olan Sultan Kadı Burhaneddin, çok iyi at biner, ok atar ve kılıç kullanır. Savaşlarda yol arkadaşlarıyla birlikte, cesur ve akıllıca hamlelerde bulunarak beylikleri birlik altında toplamaya çalışmış biridir.
Otuz yedi yaşında kendi devleti olan Kadı Burhaneddin Devleti’ni (1382-1398) kuran Sivas Sultanı, Erzurum’dan Konya’ya kadar olan bölgede hüküm sürerken, Kayseri, Amasya, Tokat, Turhal ve çevrelerini egemenliği altında toplamıştır. Osmanlı’yla bir defa karşılaşan Kadı Burhaneddin, galibiyetiyle gücünü pekiştirmiştir. I. Murad’ın Sırplara karşı Avrupa seferine çıktığında, Moğol ve Türkmen emirlerin Osmanlı’yı arkadan vurma teklifini Müslümanlara zarar verir diye reddetmiştir. |
29.11.2019 |
slâm ve Müslümanları iyi analiz ettiği söylenebilen bu Batılıya göre, İslâm dini birlik, yani tevhid dinidir. Kendileri emperyalist devletler için, en büyük risk bu birliğin gerçekleşmesidir. Ona göre, yüksek çıkarları için en tehlike adet ise, Hac adeti, yani ibadetidir. Çünkü ibadet sebebiyle yılda en az bir araya gelmektedirler. Bunun önüne geçilmesi için her türlü tedbir alınması ve planın devreye sokulması gerekmektedir.
Erbakan’ın bu mektubu ve adı geçen konferansta konuşulanlara bakıldığında, İslâm dünyasında ve özelde Türkiye’de yaşananları bir de olgu üzerinden ele almak gerekmektedir. Arakan’dan Kuzey Afrika’ya kadar bütün İslâm coğrafyası kaos ve savaşın acısını yaşamaktadır.
‘Arap Baharı’ adı altında emperyalist planların nasıl İslâm dünyasını kan ve savaş alanına dönüştürüp işgal edilmesi ve bunun sonucunda başta petrol ve doğal gaz kaynaklarının Batılılara/çok uluslu şirketler kanalıyla el konulmasını Müslüman aklı yeniden düşünmeli ve analiz etmelidir. |
28.11.2019 |
Amerika mı? Amerika son Yahudi devleti meselesi yüzünden Arap âleminin en büyük düşmanı meyanına geçmiştir. Acaba Arap Âleminin hemen yanı başındaki Türkiye mi? (Adam Arap âlemiyle Türkiye arasında hiçbir bağ görmediği gibi Türkiye’yi Arap âleminden ziyade Avrupa camiasına daha yakın bir memleket addediyor.)
İngiltere bu hususta lazım gelen rolü fazlasıyla oynadı. Son siyasî hadiseler esnasında Türkiye’nin garplılarla bir olup Araplara yüz çevirmesini Arapların kolay kolay hazmedemeyecekleri aşikârdır.
Görüyorsunuz ki, Sayın dinleyiciler, Arap âlemi bugün ancak ve ancak Almanları beklemektedir. Ona göre hareket etmeliyiz. Bizim için yapılacak en mühim vazife garp âlemiyle birlikte önce Arap âleminin toparlanmasına mâni olmak. Sonra nasıl olsa Arap âlemi garplıların içinde bizi seçecektir. |
28.11.2019 |
Batı ülkesi olan Almanya’da (24.04)1952 yılında genç bir asistan olan Milli Görüş Hareketinin lideri Necmettin Erbakan’ın Aachen’nde katıldığı bir toplantı önem arzetmektedir. Yaklaşık yetmiş yıl önce, İkinci Dünya Savaşı’ndan yedi yıl sonra, harap olmuş Almanya’nın bir şehrinde yapılan toplantı ilginç konuşmalara sahne olur. Bu toplantıda konuşulanları, Erbakan İskenderpaşa Dergahı’nın manevî lideri Abdülaziz Bekkine Hazretlerine gönderdiği bir mektupta anlatmıştır. Mektubun, bugünlerde yaşadığımız ulusal ve uluslararası olayları analiz etme açısından dikkat çekici boyutları bulunmaktadır. |
28.11.2019 |
İbrahim milletinin mensupları olarak, Anadolu topraklarında ve (yakın-uzak) komşu/akraba coğrafyalarında yaşamaktayız. Dilimizde farklılıklar olsa da duygu, ülkü, gelecek ve ideal birliğimiz bulunmaktadır.
Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aramızda dil, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insanlar olarak aynı mutlu ve acı tarihi beraber yaşamadık mı? O halde neden birbirimizi ötekileştiriyoruz?
Dedelerimiz ve atalarımız, bu coğrafyada birlikte şehit oldular. Beraber güldüler ve üzüldüler. Kendileri için şenlik yaptılar ve kendileri için üzüldüler. Ancak bununla sınırlı kalmadı. Komşusu, akrabası, hemşerisi, meslektaşı olarak kardeşlik bilinci içinde vatandaş oldukları ülkede herkes için ağladılar ve sevindiler. |
17.11.2019 |
Nihayetinde ‘hiççilik’ olarak kabul edilen nihilizm, genel olarak tüm varlığı reddeden bir anlayıştır. Var olan her şeyin bir anlam ve değerinin olmadığını savunmaktadır. Bundan dolayı ahlâkî, siyasî ve dinî sistemlere karşı olmuştur. Aslında nihilist için her türlü bilgi, değer ve anlam insanın varlıklara yüklediği ‘hiç’lerdir. Şüphe ve eleştiri, nihilist için en çok başvurulan bir yöntem olarak kabul edilmektedir.
Nihilist, bilgi alanında her türlü bilginin bir aldanma ve yanılsama olduğunu, yani bilginin olmadığını ileri sürer. Değerler sahasında ise insan fiillerinin belirleyen değerlerin bulunmadığını kabul eder. Varlık alanında ise, hiçbir şeyin var olmadığına düşünür. |
14.11.2019 |
1 ... 22 23 24 25 26 27 28 29 30 ... 48 |