Eziyet de olsa, zulüm de olsa, bir arada yaşamak ve onlara sabretmek, erdemli mutlu toplumu inşa eder. Bu toplumda gizlilikler araştırılmaz, sırlar ifşa edilmez. İsteyen boş çevrilmez, talebi karşılanır. Davetler, geri çevrilmez, icabet edilir. İyilik yapanlar, bol ihsanlarla karşılıklarını görürler. Haset, kin, intikam ve nefret birlik toplumunda yaygınlık kazanmaz. Zira burada yaşayanlar bilirler ki, herkes birbirinin aynasıdır. O ayna ki, merhameti yansıtır. Kötülük, bu aynada yer bulamaz.
Hayır ve iyinin hâkim olduğu birlik toplumu, bir arada yaşamanın tartışma ve düşmanlıkla gerçekleşmeyeceğini bilir. İnsanların renklerini önemsemez, ırklarına bakmaz, kırıcı ve yıkıcı fiillerde bulunmaz. Yerine getirilmeyecek sözler, bir arada yaşama kültüründe duyulmaz. Küslük ve dargınlık, barış ve refahın ışığıyla, yarasanın gündüzden kaçtığı gibi kaçar. Haset ve kin, vahdet toplumunda beslenemez. Zira herkes bilir ki, kardeşinin başına gelen olumsuz bir şey, kimseyi sevindirmez. |
13.02.2020 |
Bir arada yaşamanın formüllerinden birisi de, cemiyet içindekilerin birbirini aşağılama, tahkir ve alay etme gibi hallerden uzak kalmasıdır. Nihayetinde bütün insanların Rabb’i birdir. Babaları birdir. Üstünlük; erdem, fazilet, samimiyet ve takvayla farkındalık yaratır.
Babaları bir olan tüm insanlar, Adem’in çocuklarıdır. Ruh âlemindeki Rahman ile yapılan sözleşme ve akitleşme, bedenin ruhla şereflenmesiyle insanlığın değerlerini ortaya çıkarmıştır. Bu değerlerin başında adalet gelmektedir. |
08.02.2020 |
Bereket, gönlü bol yüreği geniş olanlarla dolaşır. İsraf ve gereksiz tüketim, bereketi kaçırır. Bereketin olmadığı evler, virane ve harabelere dönüşür. Kur’ân ise, bereketi evlere taşır, huzur ve mutluluk onunla ziyadeleşir.
Cemaatin olduğu yerler, bereket halkalarıdır. Cennet bahçelerini görmek isteyenler, bereket halkalarına katılmalıdır. Orada samimiyet ve muhabbet vardır. Riya, gösteriş ve çıkar, bereketin düşmanlarıdır. Bereket, savaşmadan onları yalnız bıraktığında savaşını kazanır. |
30.01.2020 |
Bereket, olgunluk ve feyz demektir. Bu feyzle Allah’ın verdiği nimet, lütuf ve ikramlar, iki âlem mutluluğunu kazandırır. Böylece bereket ve bolluk yağar. Uğur, kısmet ve nasibin ötesinde bir bereket sağanağı oluşur.
Bereket ki, malı artırır, hüznü azaltır, sevinci çoğaltır. Tüccar, malını sattığında ‘bereket versin’ duasıyla müşterisini yolcular. İhtiyacını gidermeye çalışan alıcı ise, ‘bereketini gör’ diye icabet duasına katılır. Her hâlükârda, madde de mana da bereketlenir, çoğalır, artar, taşar ve yağar.
İnsanoğlu, hakikate doğru yol aldıkça bereket ummanına yelken açar. Rüzgârın estiği ve yağmurun rahmet olarak indiği zamanlarda, tufan ve gazap hali yaşanabilir. Hakikat, bereketle buluşur. Dalalet ise, darlık, kıtlık, bela ve musibetle beraber olur. |
24.01.2020 |
Kahramanlar nihayetinde gözü pek insanlardır. Onlar için korku ve çekingenlik söz konusu değildir. Yüce değerleri korumak ve savunmak, adeta onların ilâhî görevleridir. Kahramanlarda kin, nefret ve öfke huy haline dönüşmez. Nebevi ifadeyle onlar, ‘gerçek pehlivanlardır.’ “Öfkeli anlarında öfkelerini yutanlardır.” Galibiyet ve zafer onların nişanıdır. Ancak üstün yiğitlikleri, affetmelerinde gizlidir. Gücün zehrine kapılmadan bağışlayan kahramanlar, insanlığın gönüllerini fethederler.
Bir de ‘sahte kahramanlar’ vardır ki, onlar cani ruhlu ‘kan dökücü’lerdir. Yiğitlik yerine, kinin ve dogmaların esiri olurlar. Sinik ve sinsidirler. Gözyaşı ve kan ile beslenirler. Öldürmek ve daha fazla öldürmek, onlar için onur duyulacak nişanlardır (!) Sahte kahramanlık, zayıf, güçsüz ve silahsızı katletmek ve öldürmektir. |
16.01.2020 |
Nebevî ahlâk bize boş ve faydasız kelam etmektense sükût etmeyi daha faydalı olarak öğretir. Midesinin, edep yerinin ve dilinin şerrinden korunan kimse, hakikatte birçok kötülükten sakınmış olmaktadır.
Sözünün fazlasını tutana ve malının fazlasını dağıtana müjdeler olsun. Hayır olmayan yerde, yani şerli işlerde dili tutmak gerekir. Aksi takdirde şeytanla yol arkadaşlığa başlar.
Ölü gibi dili tutmak, kişinin yararınadır. Zira söylenen sözlerin gizli ve açık şahitleri, iki âlemde şehadet edeceklerdir. Gereksiz yere lüzumsuz konuşmak ve soru sormak, helak olmuş insan ve kavimlerin özelliğidir. Sükût ve sükûnet, faziletli toplumların sıfatlarındandır. Konuştuğu zaman mü’min faydalı ve doğru olanı söyler. Fahiş, açık ve çirkin sözleri konuşmak, Hakk Teâlâ’nın sevmediği hallerdir. Onun için Hz. Peygamber (s) mü’mini tarif ederken, erdemlere vurgu yapmaktadır. |
09.01.2020 |
Sükutla hikmet ve hakikat ortaya çıkar. Ârifin zihni, akla geleni konuşmaz. Câhil ise, bilip bilmediği her şeyi bilgin gibi konuşur ve anlatır. Düşünen akıl, söz ve kelama ayar verir. Dingin hikmet ise, ona bilgelik kazandırır. Konuşmayan kalbe gelince, o da irfan saçar.
Kelâmın değerini âlim ve âkil bilir. Suskunluğun kıymeti ise, arifler meclisinde ehlince anlaşılır.
Sükûnet, vakti bereketlendirir. Çok ve boş konuşma, zamanı israf eder. Bilgi ve hikmet onunla zayi olur. Onun için demişlerdi ki: “Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür.”
Konuşan, ilim ve irfan derecesini gösterir. Sükûnet mahfilinin eri ise, tefekkür âlemine sığınır; ilimle birlikte ilham, sezgi ve vicdan onunla beraber olur, olgunlaştırır. |
05.01.2020 |
Az konuşmak ve çok dinlemek âriflerin geleneğidir. Susmak sınırları bilmektir, yani kendini bilmektir. Kendini bilen, Hakk’ı bilir ve dolayısıyla hakikati bilme yolunda mesafe alır. Susmak, pasif kalmak, edilgen olmak değildir. Çok konuşmakla, susmanın asaletine ulaşılamaz. Sesli ve bağırarak konuşmak, cesaretin işareti değildir. Bilakis korkaklık ve sinikliğin alameti olarak söylenebilir.
Cesaret sahibi kimse, az konuşur, çok iş üretir. Sözden ziyade yaptıkları onu anlatır. Zira dilini tutan kazançlıdır ve kurtulur. Selamet ve dinginlik, sükutun kardeşidir.
Susmak, hikmet dilini konuşmaktır. Dilini tutan hikmet insanı, güzel ahlâkın numunesi haline gelir. Dilini tutan, şeytan ve dostlarını mağlup eder. Eline, diline ve beline sahip olan iffet insanı, kâmil ve âriflerin yoldaşlığına talip olduğunu beyan etmektedir. |
26.12.2019 |
Gönül Sultanı Mevlânâ, dostlarına karşı her dâim büyük vefâ ve sadakat içinde olmuştur. Onun için, ‘sevgide çekilen cefâda binlerce vefâ var’dır.
Hz. Mevlânâ, vefâsız gönülleri anlatmak için akıl sahibi olmayan hayvanlar üzerinden bir temsil kullanır. Ona göre, köpekler bile serserilik ederek, kaldıkları evlerden ayrılıp bağlarını kopardıklarında mahalledeki diğer köpeklerin vefâ dersi verip uyardıklarını ifade eder. Pir de ikaz eder: Fayda gördüğün kapıya bağlan, nimet verdiğinden dolayı Hakk’ı gözeterek o kapıdan bağını kesme. O hayat kapısının vefâ bekçisi ol. Unutma ki vefâsız serseri köpeği, mahallenin ehlileştirilmiş köpekleri ısırmadan bırakmazlar. |
19.12.2019 |
1 ... 21 22 23 24 25 26 27 28 29 ... 48 |