Her biri açık bir akademi olan Nakşi yolunun rehberleri, İlahî Güç’e sığınarak, Rahman’ın yardımını her daim isterler. Kapıları açık, dışarıda kimseyi bekletmeyen, dertleri paylaşan ve tedavi etmeye çalışan bu ârifler, her sıkıntının çözümünde varlıklarını ortaya koyarlar. Bilgi ve bilgelik iksirini, yanlarına gelenlerle yudumlayan gönül mihmandarları, hakikatin sözcülüğünden başka hiçbir gücün yanında olmazlar. Bu tavırları, onların yollarını ve dergâhlarını büyüterek yeni gönülleri ve kalpleri kazanmalarına zemin hazırlar. Yardımlaşma ve kardeşlik, onlarla somutlaşarak insanî bedende görünür hale gelir.
Kotku’nun sohbeti, İskenderpaşa külliyesinin açık görüş mahfilidir. Sorular ve sorunlar, bu mecliste cevap ve çözümlere kavuşur. Düşünceler ve görüşler, açık bir müzakere halinde sunulur. Karşılıklı bilgi paylaşımı, kırıcı ve yorucu tartışmalar yapılmaksızın sulh ile salaha kavuşur. Bu sohbetlerde ‘yitik cennetin’ bu dünyada değil de, Görünmeyen öteki dünyada olduğu yinelerek hatırlatılır. |
04.08.2020 |
Toplumsal cinsiyet eşitliğini, ‘kadınların ve erkeklerin, toplumsal yaşamın her alanına eşit katılımları’ şeklinde zorunlu kabul haline getirmek, adaletsizliğe yol açmaktadır. Zira Kadınlara yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırmak, erkeğe yönelik bir başka ayrımcılığı başlatabilir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini, aile içindeki fertlerin mücadele alanı haline dönüştürmek, karşıt cinsiyeti birbiriyle çatıştırmaktan başka bir sonuca götürmemektedir.
Aile içi şiddetin tarafı olmak, bunu övmek barbarlıktır, caniliktir. Medeniyetimizde dinî, millî, ananevî ve gelenek açısından, asla savunulamaz ve desteklenmez. Nitekim ailede mağdur yaratmak, onu yıkmak demektir. |
29.07.2020 |
Evlilik, aileyi ve içindeki fertlerin haklarını denetim altına alan kutsal bir sözleşmedir. Hiçbir sözleşme, ailenin ana fertleri/aktörleri olan karı-koca arasındaki sözleşmeden daha etkin ve yetkin olamaz. Aile ve evlilik sözleşmesi, bütün sözleşmelerin üzerinde olan bir akittir, mukaveledir ve bağlılıktır/bağlantıdır.
Ailenin korunması, tek bir fertle geçerleşmez. Her fert değerlidir, kıymetlidir ve hakları vardır. Birbirleriyle karşı karşıya getirilemez, birinin diğeri üzerinde üstünlüğü, hakların ve vazifelerin verdiği ayrıcalıklarladır.
Hak, görev ve sorumluluk, ailenin kendi içindeki ilâhî, tabiî ve medenî bir hukukla mümkündür. Medeniyetimizde ailenin hukuku, referanslarını, din, kutsal, gelenek, uygarlık, yasalardan alır. Bunların tümü, adalet düzleminde gerçekleşen olgulardır. İnsan hakkı, onuru, şerefi, haysiyeti ve namusu, adaletin ilkeleriyle mukayyettir/kayıtlıdır. Bunlar aynı zaman da medeniyetimizin değerlerini ifade eder. |
29.07.2020 |
Gözyaşları içinde müze olmaktan çıkarılışına ve ibadete açılmak için Diyanet İşleri Başkanlığı’na devrine dair kararnameyi ve onun resmi gazetede yayınlandığına tanık olduğumuz Ayasofya’nın yeniden cami olarak hizmet vermesini gerçekleştiren, tek kişi/lider/başkan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Elbette açılması için uğraşan, gayret eden, dua eden sayıları milyonları bulan gönüllüler bulunmaktadır. Ancak bu cesaret ve dirayeti gösteren ve bütün ulusal/uluslararası tepki, muhalefet ve tazyiki göze alan ve muhatap olan Erdoğan’dır. Seksen altı yıl içerisinde, onun makamında bulunup da, cesaret edip Ayasofya Camisinin açılışını gerçekleştiren, sadece o olmuştur. |
15.07.2020 |
Ayasoyfa Camiinin ibadete açılması ve Diyanet işleri Başkanlığına devredilmesi ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın kararnamesi |
11.07.2020 |
Feminist tavırlar içerisinde olan grupları tek bir çatı altında toplamak mümkün değildir. Bunlar içerisinde kadın erkek eşitliğini savunanlar bulunduğu gibi, kadının ‘biyolojik ve duygusal olarak’ erkekten üstün olduğunu, dolayısıyla erkeğin ‘tamamlanmamış kadın’ olduğu tezini savunan marjinal tavırlar da bulunmaktadır.
Her şeye rağmen, feminizmin, Batı ülke ve toplumlarında kadının sosyal, siyasî, hukukî ve ekonomik girişimlerine fırsat ve imkân vermesindeki etkisini unutmamak gerekir: “Kadınlara oy hakkı, daha eşit ücret, boşanma, çocukları babalarından uzak tutma, güvenli kürtaj elde etme, kadınların kendilerini tecavüzle suçladıkları erkeklerden uzak tutma, Amerika'da herhangi bir üniversiteye kabul edilme. |
08.07.2020 |
kım olarak feminizm, aydınlanma asrı denen on yedinci yüzyılda iddialarını seslendirmeye başlar. Fransız filozoflar ve kadın entelektüeller, kadının sosyal ve siyasal haklarının savunuculuğuna soyunarak ‘erkekle eşit olması’ gerektiği tezini sürekli olarak güçlü bir şekilde işlemeye çalışırlar. Ancak bu hareket, basit bir kadın hakları konusu olarak sınırlı kalmayacaktır.
Zaman içerisinde farklı ideolojiler, siyasî kanaatler ve kitle örgütleri, feminizm üzerinden seslerini duyurmaya çalışırlar. Bir bakıma, ‘kadın ve hakları’ konusu, araçsallaştırılarak siyasal ve cinsiyet tercihleri marjinal gurupların elinde, bir manivelaya dönüşme riskine karşı koyamaz.
Modernizm, bir taraftan kadın hakları diye sosyal ve siyasal platformları ayağa kaldırmaya çalışırken, diğer taraftan kadını bir reklam ve tüketim objesi olarak kullanmaktan hiçbir zaman vazgeçmez. |
08.07.2020 |
Ahmet Usta’nın, diğer berberlerden farklı yönleri bulunmaktaydı. Saç kıran olan kimselerin, kafalarındaki o bölgeyi, jiletle çizer, hatta kanatır. Sarımsak ile tuzu karıştırarak bir terkip yapar, sonra onu bir beze sarar, kanayan yaraya sürerdi. Birkaç zaman geçince saç kıran olan yerde, tekrar yeni saçlar çıkardı.
Mucitlik yönü de olan Berber Ahmet, kendi kolonyasını kendisi imal ederdi. Pazardan aldığı limonları iyice sıkardı. Daha sonra sıkılmış limon suyunu, hastaneden tedarik ettiği alkolle birleştirerek kolonyasını kendisi üretirdi. |
05.07.2020 |
Berber Ahmet, usturayı önce bileme taşıyla keskinleştirir. Sonra bilenen usturanın çapaklarını almak için, kemer gibi olan bir deriyi, ileri geriye doğru sürterdi.
Bu usturalar, Zaza markasını taşıyan Alman yapımı tıraş aletleridir. Solingen çeliğinde yapılmış usturalar, sağlam tıraş aletleri olarak kabul görürdü.
Çoğunlukla diğer meslektaşları gibi, Zaza marka el tıraş makinası kullanan Berber Ahmet, günün sonunda işler bittikten sonra, el tıraş makinasını yağlar ve bu hal üzere bırakırdı.
El tıraş makinasının dişlerinin yağlı bırakılması, tekrar kullanılıncaya kadar olmaktadır. Kullanıma başlanıldığında, bir bezle yağlı olan dişliler silinir. Aksi takdirde dişleri yağlı olduğunda saçı kesmez. Yağlanması makinanın uzun ömürlü olmasını sağlamaktadır. Bundan dolayı her gün yağlanması gerekmektedir. |
05.07.2020 |
Berberlerin büyük, geniş tüylü fırçalarının, tutulacak kadar kısa olan ahşap sapları vardı. Fırçanın sabuna sürtülmesiyle büyük bir köpük kütlesi yüzü kaplıyordu. Sıcak suyun olduğu küçük tasın içine, daha da köpüklenmesi için sabuna sürtülmüş olan fırça konulur. Daha sonra, sakal tıraşı olan kimsenin yüzünde aşağıdan yukarıya doğru ritmik hareketlerle defalarca köpürtülür. Ve böylece yüz yumuşar ve adeta ona dikilmiş olan kılların/sakalın kesilmesi daha rahat, konforlu ve dipten olması sağlanırdı.
Yine onların boğazlarına gelecek şekilde yüzleri yıkamak için bir tarafı yarım hilal şeklinde kesilmiş tıraş kapları vardı. Aslında tersinden kullanıldığında, tıpkı bir miğferi andırırdı. |
03.07.2020 |
1 ... ![]() ![]() |