Vefa örnekleri Hüseyin Dayı’nın hayatının bir parçasıdır adeta. Evlilik mevsiminde (hasat sonunda) yakında olacak bir düğün için, Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge, sarrafa giderler. Kerime Yenge, düğünde takacaklarının ne olabileceği konusunda eşi Hüseyin Dayı’ya sorar ve onun görüşünü almak ister. ‘Bu nasıldır, olur mu?’ diye sormasından sonra, her seferinde büyük bir nezaket ve asaletle Hüseyin Dayı, hayat arkadaşı Kerime’sine ‘sen bilirsin, nasıl istersen’ şeklinde cevap verir. Birbirine olan nezaket ve saygıyı gözlemleyen Sarraf Ahmet ise, alışık olmadığı manzara karşısında çok şaşırır. Bu arada Kerime Yenge, Sarraf Ahmet’e gösterdiği ilgi ve saygı nedeniyle ‘sana koyun yoğurdu göndereceğim’ diyerek mukabelede bulunur. Gerçekten de yoğurdu gönderir. Daha sonraları, Sarraf Ahmet’ten o kadar çok bahseder ve ona dua eder ki, en yakınları bile buna şaşırırlar. Sarraf Ahmet’e sormadan edemezler: ‘Annem ve Babam, sürekli senden bahsediyor, bizden çok sana dua ediyorlar. Sen onlara ne yaptın da böyle davranıyorlar? |
30.01.2021 |
Garip guraba, fakir fukara, Hüseyin Dayı için ilgilenecek en önemli kimselerdir. Onlar kimsesiz, muhtaç ve yalnız oldukları için, bu ihtiyaçlarına bir nebze de olsa merhem olmak ister. Bu güzel insanın sık sık gittiği, Yunak’ın merkezinde bulunan demli ve sıcak çayların eşliğinde muhabbet ve sohbetin yapıldığı bir park bulunmaktadır. Ortasındaki büyük dut ağacının merkezi bir terazi gibi durduğu bu park, sonradan köklü değişiklikler geçirerek eskinin hatıralarını gölgeleyerek modern bir parka dönüşmüştür. Tellerle tutturulmuş ahşap sandalyeler ve masalar, yerini plastik maddeden yapılmış oturak ve dayanaklara bırakmıştır. |
30.01.2021 |
Hüseyin Dayı’nın vefatında Yunak ilçe savcısı baş sağlığına gelir. “Allah bize de böyle ölüm nasip etsin” der. Oğlu avukat İbrahim, savcının niye böyle dediğine başlangıçta şaşırdığını ifade eder.
Savcının babasının taziyesine gelmesine şaşıran avukat İbrahim, olayın mahiyetini daha sonra anlatılanlardan öğrenir. ‘Babam çok iyi bir adamdı’ diyen oğlu İbrahim’in anlattığına göre, hapishanede cezası çok az kalmış (6-7 ay) şehir dışından gelen mahpuslar bulunmaktadır. Bir gün başgardiyan, savcıyı telefonla arayarak sorar: ‘Sayın Savcım, bir Hacı amca var, mahkumları ziyaret etmek istiyor, izin verelim mi?” Savcı şaşırır, ‘birinci derecede bir yakını ve akrabası mı var?’ diye sorunca, başgardiyan ‘hayır efendim, bir yakını ve tanıdığı bulunmamaktadır.’ ‘Peki cezaevine niye geliyor?’ diye Savcı bey üsteleyince, Hüseyin Dayı’nın her hafta Cuma günleri geldiğinden bahseden başgardiyan, ‘yanında çay ve sigara getirir ve mahkumları ziyaret eder’ diye cevap verir. |
30.01.2021 |
Son on, on beş yıldır, akademik ve bilimsel etkinliklerden uzak bir hayat sürer Nur Vergin, 2008 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda ‘AK Parti 10 yıl daha iktidarda kalır’ ifadesi nedeniyle ‘mahalle’si tarafından büyük bir aforoza uğradı.
Nur Vergin, Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Selanik’ten çocukluk arkadaşı olan Nuri Conker’in oğlu Diplomat Mahmut Conker’in kızı olarak 1941 yılında İstanbul’da doğar. Babası ile annesinin, o beş yaşındayken ayrılmaları, babasının İstanbul Park Otel’den atlayarak intihar etmesi, Nur Vergin’in büyük ihtimalle bütün hayatını etkiler.
Dedesi Nuri Conker, Mustafa Kemal’e ‘Kemal’ diye hitap eden tek kişidir. Annesinin ikinci eş olarak evlendiği ve kendisinin soyadını aldığı bir başka diplomat Cevat Paşa da son halife Abdülmecit Efendi’nin yakınlarındandı. Dolayısıyla Nur Vergin Osmanlı ve Cumhuriyet’in birleştiği bir soyu ifade etmekteydi. |
28.01.2021 |
Bu güzel aile, yakın köylerden ilçenin pazarının olduğu pazartesi günü gelenleri de misafir eder, yemek yedirir, kalmalarına yardımcı olurlar. Yunak’a yakın olan köyden merkepleriyle gelen bu kimselere Hüseyin Dayı ve Kerime Yenge büyük izzet ve ikramda bulunurlar. Hatta, Kerime Yenge, bunların merkeplerini bile doyurur, sularını verir. Başlarına arpa ve saman torbasını takar, su ihtiyaçlarını karşılar. Ne büyük asalet, tanıdığı tanımadığı insanları misafir etmek, karınlarını doyurmak, bir de ‘hayvanlara bakılmamış ve ilgilenilmemiş denmesin’ diye onların yemlerini ve sularını vermek, hangi ahlâk kitabında bunları bulabiliriz. |
26.01.2021 |
Duaları iyi bilen Kerime Yenge, namazını asla terk etmez. Kalp rahatsızlığı geçirdiği zaman, seksen dört yaşına kadar oruçlarını tutar.
Kerime Yenge, vefat ettiğinde kendisini tanıyanlar çok üzüldüler. Tanıdıkları, onun vefat haberini aldığında üzüntülerini gösterdiler.
Yunak ilçesinin en büyük camisi olan Çarşı Camisi’nin imamı Lokman Hoca, Kerime Yenge’nın cenaze namazını kıldırır. Namazdan ve definden sonra, ‘bu mevta beni çok etkiledi, kimdir bu kadın?’ diye birkaç kişiye sorar. Onun ifadesiyle çok cenaze namazı kıldırırız, ancak nadir olsa da bazı cenazeler bizi etkiler, içimize farklı duygular doğar’. İşte Kerime Yenge’nin bir ömür (yaklaşık bir asır) insanlara hizmet eden yorgun bedeni, kendisinin veda namazını kıldıran hocayı da tesiri altında bırakır. |
26.01.2021 |
Çok güzel baklava yapar, kuzu kapama, kuşbaşı et yapar, Kerime Yenge. Yaptıkları çok beğenilir, herkes tarafından konuşulur. İlçede onun hazırladığı baklava ve yoğurdunun girmediği ev yok gibidir. Kocası, Yunak’taki cezaevinde kalan mahkumlara götürüp ikram etmek için, Kerime Yenge’ye yoğurt ve baklava yapmasını ister. Bu ismi gibi cömert kadın, hiç tereddüt etmeden büyük aşkla hemen mahkumlar için baklava yapar, yoğurt mayalar. |
26.01.2021 |
Koyunlarını sevgiyle sağan Kerime Yenge, doktorunun ‘yirmi kadar hayvanı sağması yeterlidir’ sözlerine aldırmadan yine de, oğlu Mustafa’nın anlattığına göre, doksan üç yaşında kırk adet koyunu teker teker sütünü sağmayı sürdürür.
Kendi söylediğine göre, gençlik yıllarında üç yüz dört yüz koyun yağarmış. O koyunları sağmayı bir meşakkat olarak görmüyor. Üşenmiyor, tembellik yapmıyor. Koyunlarını sevdiği için sağma işini de büyük bir zevkle yapıyor. Bu sevgi, koyunlarına isimler koyma derecesine kadar ileri giden bir sevgi oluyor. |
26.01.2021 |
Koyunlarını sağarken, Kerime Yenge’nin onlara gösterdiği sevgi ve yumuşak dokunuş, bu verimli ve bereketli hayvanlarda mutlaka yakınlaşmayla karşılık buluyordu. Hayvanlarıyla ilgilenirken, yakınlarının ‘sen koyun sağarken öleceksin’ diye takılmalarına aldırmazdı.
Koyun sağan köylü kızı berivan gibi, onların sağılma anlarını asla geciktirmez. Eve kim gelirse gelsin. Misafir geldiğinde ‘bana bir müsaade edin, koyunlarımı sağıp geleyim’ diyerek izin ister. Bir çırpıda gidip koyunlarını sağıp gelirdi.
Anlatılanlara göre hastalanmadan önce, Kerime Yenge, doksanlı yaşlara kadar yetmiş seksen koyun sağar. Doksan dört yaşında, vefat etmeden bir yıl öncesine kadar sevgi ve aşkla yaptığı bu süt sağma işini sürdürür.
Koyunlarından süt sağıp, o bereketli sütleri yoğurt, peynir ve yağ yapıp dağıtmak, infak etmek, kısacası paylaşmak onda büyük manevi bir haz meydana getirir. Elindekini, sahip olduklarını paylaştıkça sevinir, mutlu olur. Hz. Peygamber’e özgü bir hal üzere biriktirme ve toplama işine girmez. |
26.01.2021 |
Sürekli veren, dağıtan, paylaşan ve infak eden bir Osmanlı hanımefendisidir, Kerime Yenge. Oğlu İbrahim Ankara’da avukattır. Başkent’ten yüz kutu baklava getirir. Kerime Yenge bunları dağıtır. Bazı zamanlar, o, akrabalar evine gelmeden önce haber alır ve hazırlıklara başlar ve yapacağı ikramları onlar gelinceye kadar yetiştirir. Onlara birbirinden güzel ve lezzetli yemekler hazırlar. |
26.01.2021 |
1 ... 11 12 13 14 15 16 17 18 19 ... 48 |