Şu halde, yurt dışına öğrenci gönderirken iki yüzyıllık tecrübeyi göz önünde bulundurarak stratejik ve analitik bir yöntem izlemek gerekmektedir. Eğitimi ve uzmanı ülkemizde olmayan, ancak yurt dışında alınabilen sahalarda, ülke dışına talebe göndermemiz yerinde olacaktır. Giden öğrenciyi yurt dışındaki danışmanın yetkisi kadar ülke içindeki rehberine de aynı seviyede sorumluluk verilmelidir. Sadece diploma ve çıkış belgesi istenmemelidir.
Uzun bir eğitimin sonuçları, gerekirse bir komisyon önünde belirli aralıklarla değerlendirilmelidir. Yurt dışından gelen öğrencilere yerinde rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmelidir. Onları sadece hizmet alan ‘müşteri’ gibi görmemek, medeniyet tasavvurumuz açısından çok önem arz etmektedir. Dil, kültür ve medeniyetimizle ilgili bilgi ve malumatla onları donatarak ülkelerine yolcu etmemiz, evrensel iddiaları olan ülkemiz için hayati derecede ehemmiyetli bir husustur. |
24.03.2021 |
İki asırdan fazla bir zamandır yurt dışına lisans, yüksek lisans ve doktora yapmak için gönderilen öğrencilerin, bir kısmı hiç dönmedi, bir kısmı eğitimini bitiremeden döndü, bir kısmı da başarıyla bitirerek döndü. İyi bir rehberlik ve danışmanlık hizmeti yapıl(a)madığı için, giden öğrencilerin eğitimleri ve yaptıkları tezler yeterince sorgulanmadı, araştırılmadı. Özellikle doktora tez konuları, çoğunlukla gittikleri ülkelerdeki danışman hocalarının ‘ceberut’ oryantalist tavırları sebebiyle bize ait mevzulardan oluştu.
Kimi istediği konuyu bitirmeye daha elverişli olsun diye, İslâm, Osmanlı ve Türkiye’yle ilgili mevzuları almayı tercih etti. Danışmanları da bir ‘oryantalist’ gibi, kendilerini, yani Batı’yı (Avrupa’yı) ve onunla ilgili konuları tez konusu olarak çalıştırtmadı. |
19.03.2021 |
Ermeni cemaatinden gelen talep üzerine, Paris’te Mekteb-i Muradyan isimli bir okul daha açılır. Ders müfredatı ve okutulacak kitaplar, Osmanlı Maarifince belirlenir. Ermeni öğrenciler, kendilerinin din dersi alamadıkları şikayetinde bulunurlar. Bunun üzerine İstanbul’dan Ermeni Gregoryan Patriği’nden papaz talep edilir.
Mekteb-i Osmanî bünyesinde Hıristiyan öğrenciler için bir ibadet yeri hazırlanır ve İstanbul’dan maaşı Osmanlı devletinden karşılanmak üzere bir papaz gönderilir. Onların Türkçe dersini de Mekteb-i Osmanî’nin hocası Selim Salim Efendi verir.
Gerçekte Avrupa’ya ilk öğrenci gönderen Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dır. Osmanlı’dan on yedi yıl önce 1813 yılında, Mehmet Ali Paşa, İtalya’nın Milano, Floransa ve Roma şehirlerine askerlik, harp gemileri inşası, matbaacılık, hendese ve diğer yeni teknikleri öğrenmeleri için, -ilk on yıl içinde- yirmi sekiz öğrenciyi, gözetmenleriyle birlikte gönderir. Böylece kontrollü bir öğrenci gönderilmesi gerçekleşir. |
11.03.2021 |
Yurt dışına öğrenci gönderme, II. Mahmut’la (1801-1839) başlamıştır. Sultan’ın buna ihtiyaç duymasına sebep olan olayların başında; Rus ordusu yenilgisi, Yunan bağımsızlık savaşı ve Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’ya karşı verilen mücadelede başarısızlık söylenebilir. Bunun sonucunda II. Mahmut, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı kaldırır, yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adıyla yeni bir ordu kurar.
Bir taraftan da II. Mahmut, nitelikli uzman açığını gidermek amacıyla Mehmet Ali Paşa’dan talepte bulunur. Paşa da, ‘Müslümanlar arasında henüz modern askerlik ve fenden anlayan olmadığı’ cevabını verir. Böylece Sultan, beklediği yanıtı müspet olarak alamaz.
Osmanlı Sultanı II. Mahmut, 1827 yılında Mühendishaneyi genişleterek Bahriye Mühendisini ayırır. Akabinde 1835 yılında Harp Okulu’nun açılmasını, ordunun modernizasyonu açısından bir açılım olarak değerlendirmek gerekir. Okullarda eğitim dili Fransızca olduğu için yabancı dil bilmek bir zorunluluk arz etmekteydi. |
11.03.2021 |
Yurt dışına öğrenci gönderme, II. Mahmut’la (1801-1839) başlamıştır. Sultan’ın buna ihtiyaç duymasına sebep olan olayların başında; Rus ordusu yenilgisi, Yunan bağımsızlık savaşı ve Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’ya karşı verilen mücadelede başarısızlık söylenebilir. Bunun sonucunda II. Mahmut, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı kaldırır, yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adıyla yeni bir ordu kurar.
Bir taraftan da II. Mahmut, nitelikli uzman açığını gidermek amacıyla Mehmet Ali Paşa’dan talepte bulunur. Paşa da, ‘Müslümanlar arasında henüz modern askerlik ve fenden anlayan olmadığı’ cevabını verir. Böylece Sultan, beklediği yanıtı müspet olarak alamaz.
Osmanlı Sultanı II. Mahmut, 1827 yılında Mühendishaneyi genişleterek Bahriye Mühendisini ayırır. Akabinde 1835 yılında Harp Okulu’nun açılmasını, ordunun modernizasyonu açısından bir açılım olarak değerlendirmek gerekir. Okullarda eğitim dili Fransızca olduğu için yabancı dil bilmek bir zorunluluk arz etmekteydi. |
11.03.2021 |
Üç güzel ay, içinde onları aydınlatacak dört kandilin şavkıyla daha güzel bir hale gelmektedir. Ramazan’ın müjdecisi Recep ayında, üç ayların kapısı Regaip Kandili bulunmaktadır. Recep ayının kandil(ler)i tek geceyi aydınlatmaz. İkinci mübarek bir kandili daha vardır. O da üç ayların kilidi, aşkın makam ve ikramlara yükselişin gerçekleştiği Miraç Kandilidir.
Üç güzel ayın anahtarı ise, Berat Kandilidir. Berat kandili, üç ayların tam ortasında bir terazi gibidir. Üç ayların ikincisi Şaban ayının Berat Kandili, maddî ve manevî her şeyin tartıldığı bir denge gecesidir. Berat Kandilinin anahtarı, her kurtuluş ve felah kapısını sonuna kadar açar.
Maddî ve manevî kirlerden arınan ve ruh dinginliğine ulaşan mü’min, temiz beden ve ruhuyla Kur’ân’ın indiği güne, Ramazan ayının ‘meçhulü’ Kadir gecesinde ulaşır- ve o gecede Kur’ân’la buluşur-. ‘Meçhulde bereket vardır’ diyen ârifler, Ramazan’ın ruhaniyetine dikkat çekmektedirler. |
05.03.2021 |
Üç güzel ay, içinde onları aydınlatacak dört kandilin şavkıyla daha güzel bir hale gelmektedir. Ramazan’ın müjdecisi Recep ayında, üç ayların kapısı Regaip Kandili bulunmaktadır. Recep ayının kandil(ler)i tek geceyi aydınlatmaz. İkinci mübarek bir kandili daha vardır. O da üç ayların kilidi, aşkın makam ve ikramlara yükselişin gerçekleştiği Miraç Kandilidir.
Üç güzel ayın anahtarı ise, Berat Kandilidir. Berat kandili, üç ayların tam ortasında bir terazi gibidir. Üç ayların ikincisi Şaban ayının Berat Kandili, maddî ve manevî her şeyin tartıldığı bir denge gecesidir. Berat Kandilinin anahtarı, her kurtuluş ve felah kapısını sonuna kadar açar.
Maddî ve manevî kirlerden arınan ve ruh dinginliğine ulaşan mü’min, temiz beden ve ruhuyla Kur’ân’ın indiği güne, Ramazan ayının ‘meçhulü’ Kadir gecesinde ulaşır- ve o gecede Kur’ân’la buluşur-. ‘Meçhulde bereket vardır’ diyen ârifler, Ramazan’ın ruhaniyetine dikkat çekmektedirler. |
05.03.2021 |
Merkezi Efendi’ye yaptığı ziyaretler, onun derunî boyutunu ortaya koyması açısından önemlidir. Son mekanının da orası olmasını istemesi, gönül yolunun varlığından haberdar olduğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanı’nın defnettiği yalnız bir akademisyen ve entelektüel Nur Vergin, sevdiği devleti tarafından yapılan bir merasimle son yolculuğuna uğurlanmıştır. O, güzel komşularla bulunacağı manevî atmosferin olduğu bir mekânı tercih etmiştir.
Nur Vergin, manevi atmosferiyle ilgili anlatılanlarda Merkez Efendi kayda değer bir yer tutmaktadır. Bir dost meclisindeki şu olay bunu güzel özetlemektedir: “Rüyamda Merkez Efendi'yi gördüm. Topkapı otogarından şikayetçiydi. (O zaman Anadolu otogarı ve Trakya otogarı Topkapı surlarının hemen dışındaydı.) Merkez Efendi, türbesinin yanındaki suyu, otogardaki atıkların kirletmesinden rahatsızdır. Ben bu otogarın kaldırılması için çalışacağım. İstanbul Belediye Başkanına da söyledim, bu işin sonuna kadar takipçisi olacağım.” |
24.02.2021 |
Yetmişli yılların başında, sayısı 7 olan İmam Hatip Okulu sayısı 72 çıkmıştır. Bugün ise, 2700 İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu bulunmaktadır. Bir milyonun üzerinde öğrenci bu okullarda eğitim görmektedir.
Altmışlı yıllarda sayısı yedi olan okuldan birisi de, Konya İmam Hatip Okulu’dur. Bu okula girmek çok güçtür. Zira bu okula zorlu bir sınavla giri(lebil)mektedir. Amcalarım Tacettin ve Hasan, Konya İmam Hatip Okulu’na giriş serüveni oldukça ilginç bilgiler içermektedir. Bu vesileyle Tacettin Amcam’ın ifadeleriyle, ‘Büyük Sınav’ı kazanmak ve akabinde ‘Konya İmam Hatip Okulu’na öğrenci olmalarının hikayesi, eğitim sistemimizdeki bu okulların tarihçesi açısından kayda değerdir. Şimdi bu okulların bir öğrencisi olarak yetişen Tacettin (Çetinkaya) Amca’nın ifadeleriyle altmışlı yıllarda Konya İmam Hatip Okulu’na nasıl girilmektedir. |
21.02.2021 |
Oğlu Remzi’yi çağıran Abdullah Amca, ona bir dilekçe yazmasını söyler. O da, ilim Yayma Cemiyeti Başkanlığı’na, mevcut arsalarını İmam Hatip Lisesi yapmak amacıyla babası tarafından bağışlayacağına dair bir mektup dilekçe yazar. Aradan bir süre geçince, bir gün, Yunak’ın karşı yakadan bakan Kurşunlu Dağı’nın eteklerinde bulunan tarlasında çalışırken, otomobille bir heyet Abdullah Amca’nın yanına gelir. ‘Abdullah Kılınç siz misiniz?’ sorusu karşısında kendisini tanıtır. O dilekçeyi kim yazdı? dediklerinde oğlu Remzi, kendisinin yazdığını söyler. Dilekçedeki yazısından dolayı Remzi’yi tebrik ederler.
Heyetin arabasıyla ilçeye dönen Abdullah Amca, ilçe müftüsü Süleyman Tanrıkulu’yu da çağırtır. Hep birlikte kaleme alınan sözleşme ve akabinde arsanın mülkünün/tapusunun İmam Hatip Lisesi’ne devri yapılır. Tapuya mevcut arsanın ‘İmam Hatip Lisesi’ yapmak koşuluyla şerh düşülür. Böylece arsa başka kişi veya kurumlara devredilmeyecek, İmam Hatip Lisesi dışında amaçlar için kullanılamayacaktır. |
21.02.2021 |
1 ... 8 9 10 11 12 13 14 15 16 ... 48 |