Maarifin bugünün dünyasıyla yarışabilmesi ve ayakta kalabilmesi, muallimlerin ruh inkılabını gerçekleştirmelerine bağlıdır. Nurettin Topçu, köydeki çocuk ve gençlerin geleceği inşa etmelerini muallimlerin idealist olmalarıyla ilişkilendirir: ‘Ruhî inkılabın yapılabilmesi için sadece şöhretli saadeti üniversiteye doçent, profesör olmaktan başka emelleri bulunmayan insanlar değil; köyde yaralı bereli, gübrelik içinde dolaşan daima mustarip ve kim olduklarını bilmediği birtakım efendilere uşak olmaya mahkûm, büyük ecdadının tarihinden getirdiği zeka kabiliyetlerini her gün toprağa gömen köylü çocuklarına, insanlık için örnek olacak bir medeniyetin sahipleri haline getirmeyi ülkü edinen profesörler lazım.’ Böylece idealist üniversite hocalarının rehberliğinde yetişen ‘tam kültürlü’ muallimlere ihtiyaç duyulmaktadır. |
30.04.2021 |
Verilene razı olan kanaatkâr; ihlas, tevekkül, rıza, reca ve vefa ile donatılmış kalp insanıdır. Öncelikle kalbin kanaat etmesi lazımdır ki, bütün beden ve organları ona tabi olsun. Kalbin doyumu, ruhun tatmin olmasıdır. Beden bu manevi tatmin ile maveraya yükselişini gerçekleştirir.
Tutku, heva-hevas ve ihtiras kalbi karartır. Onunla birlikte ruhu ve bedeni fesada uğratır. Oruç, dirilişi gerçekleştiren kulluktur. Hırs ve ihtiras öldürür, oruç ise yaşatır. Hayatı inşa eder, iki cihana azık olur. Oruç, ‘vadiler dolusu altına’ sahip olanı ‘hiç’liğe taşır. Varlığını insana hatırlatır. Kanaat ise, insana kendini sorgulatır. Geçici ve yok olucu eşyanın faniliğini öğretir. Fâni olan Hakk’ın murakabesi altında selim insana dönüşür. O insan ki, aklıyla vicdanıyla kendinden başka herkesi düşünür. Adeta bütün insanlığın yükünü sırtlanır. Onların ıstırap ve sıkıntılarına tâlip olur. |
30.04.2021 |
30.04.2021 |
29.04.2021 |
Nefsin terbiyesi olan oruç, sabırla ihtirasın hedeflerinden korunur, oklarını bertaraf eder. Sâim, orucun kalkanıyla her türlü şer ve kötülüğün saldırılarından emin olur. Samimiyet, onun ruh ve bedeninde tecessüm eder (cisimlenir).
Oruç, Rahman’ın sabır nimetidir. Hakk Teâla, oruçlunun üzerine sabır yağdırır. Bilir ki, yarattığı başkasına kul olmamaktadır. Sabırla tutulan oruç, alemlerin Hâkimi’ne götürür, masivaya taşır. Hakikate ulaştırır; şahsiyet ve kimliği inşa eder. Karakter, oruçla terbiye edilen nefis putunu kırar. Ruhu yüceltir, mananın hükümranlığını ilan eder.
Oruç, boğun eğmektir, secde etmektir. Gönülden gelen Hakk’ın sesini bütün bedene yaymaktır. Bunun için sabır gereklidir. Sabretmek ve tahammül etmek, tüm tehlikeleri ortadan kaldırır. Hileler ve desiseler, Hüda’nın tuzaklarıyla derinlere gömülür. |
22.04.2021 |
Mektep öğrenme ve öğretme merkezidir. Bundan dolayı Topçu, öğrenmeyi bir çıraklık olarak niteler. Şu halde mektep de bir çıraklık mekanıdır, yani bir anlamda tezgâhtır. Bu maarif tezgâhında usta yapar, çıraklar ise onun yaptığını tekrarlaya tekrarlaya kemâlata ulaşır. Bir bakıma usta verici, çırak ise alıcıdır. Usta ve üstat, hayat boyunca tüm birikimini ve tecrübesini çırağa aktarır. Çırak ise, var olan bütün potansiyeliyle verileni eksiksiz almaya çalışır.
Nurettin Topçu için mektepte ustadan alınanlar, çok önemli bir hazinedir. Alınan ders, içinde en değerli kıymetleri barındırır. Onun için mektepte alınan ders, Topçu’nun ifadesiyle ‘ya bir tasavvurdur, hayale mal edilir; ya bir hünerdir, ele mal edilir; ya bir iradedir, iktidarımıza ilave edilir; ya bir aşktır, kalbe doldurulur. Bunlardan biri halinde benliğimize girmeyip sadece hafızada, şuurun dışına asılı bir küfe yük halinde duran bilgiler verici öğretim, faydasız ve mânâsızdır.’ |
22.04.2021 |
Topçu, yeni özgün bir mektep arayışındadır. Zira bu mektep, Hakk’a götüren bir yol ve aydınlığa açılan bir kapıdır. Ancak düşünürümüz, mektebin bugün için gençliğe ‘karakter mayası aşılamadığına’ dikkat çekmektedir. Bundan dolayı millî mektebin gerekliliğini savunan Nurettin Topçu, ruh ve ahlâk mektebi inşasına inanmaktadır. Ona göre, ‘yeni mektep, düşünen ve seven insan yerine usta adam, çok kazanan adam yetiştirecektir. Lakin bu insan, içinde bunaldığımız bu karanlıktan bizi kurtaramayacak.’
Yapılması gerekeni Topçu, ‘insan mektebi’ inşa etmekle tasvir etmektedir. İnsan mektebi bizi ruhumuza kavuşturacak okuldur. Bu okul, Nurettin Topçu’nun ifadesiyle ‘her hareketimizin ahlâkî değeri olduğunu tanıtsın; hâyâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.’ |
16.04.2021 |
Nurettin Topçu, modern zamanlarda Amerikan eğitim sistemini model alan birtakım münevverlerin varlığına dikkat çekmektedir. Amerikan maarif sisteminin tercih edilmesi sonucunda Türkiye’deki ruhçu anlayışlar, maddeci anlayışlara doğru bir sürece evrildi. Topçu’ya göre ruhun boğulmasıyla birlikte milletin ruhunun hayat damarları tıkanarak, nefessiz kaldı. Ahlâk ve kültür gerileyerek pozitivist ve materyalist eğitim sistemi, fen ve teknik merkezli olarak kaldı. Dolayısıyla çocuk ve gençlerin, harf devriminin etkisiyle birlikte millî kültürle olan bağları koptu. Kültür ve dilin yitirilmesi, felsefî düşünceyi sönük hale dönüştürdü. Zira felsefenin ve hikmetin ana kaynağı din ve kültür iken, onların kaybolmasıyla özgür ve özgün düşünce alanında istenilen gelişmeler kaydedilemedi. |
11.04.2021 |
Gençliğin hayat serüveninde yaşadıkları ümitsizlikler ve başarısızlıklar, Topçu’nun gözünden kaçmaz. O, yaşananların gençliğin yollarını şaşırarak onları başka ümitsizlik ve imansızlık mecralarına taşıdığı düşünür. Nitekim onun ifadesiyle ‘Kendine güvensizlik, kuvvete teslim eder. İradenin gevşemesi kaderci yapar.’
Umudunu yitirmiş yeni nesil, Batı’ya öykünerek yaratıcı ve üretici kabiliyetini kullanmaz, taklitçiliğin basit faili haline dönüşür. Kayıp yüzyılları sırtında taşıyan bu gençlik, çağdaşlaşma hamlelilerinin kurbanı olmaktan kurtulmaz.
Sorunların çözümü konusunda arayışları hatırlatan N. Topçu, hayatın bütün evrelerinde bir mücadeleden bahseder. Hayat ve fikir savaşında, düşmanın silahını kullananları eleştirir. Zira ona göre ‘Ruh ve dava cephesinde düşmanlarla aynı silahları kullanmanın düşman ruhuna minnettarlık olduğunu bilmediler. Düşmanın başvurduğu vasıtalarla anlaşmanın sonunda düşman ruhuna teslim oluşun gerçekleşeceğini düşünmediler. |
04.04.2021 |
Yaşadığı dönem ve ondan önceki üç asır, Nurettin Topçu için, kayıp yüzyıllar olarak görülmektedir. Kayıp ve ruhtan uzaklaşılan bu asırlarda, en büyük hasar gençlik üzerinde gerçekleşir. Gençlik, Topçu’nun gözünde, ‘geleceğin tohumudur.’ Her dönem gençliği, kendi enerjisini harcayabileceği bir ortamda hayatını sürdürür.
Bizim gençliğimizin kendine örnek aldığı Batı, gençlik çağını on dokuzuncu yüzyılda romantizm içinde geçirdi. Siyaset, hukuk ve ahlâkta derin izler bırakan romantizm, etkisiyle Batı’ya gençlik dönemini yaşattı. Bu haliyle Batı, dünyanın önemli coğrafyalarını tesiri altında bıraktı. Böylece Topçu’ya göre, ‘Batı’nın Beethoven, Goethe, Lamartine ve Hugo gibi hiç ölmeyecek çocukları, ruh dünyasında ebedî gençlik aşısı yaptılar; yeryüzüne ümit, aşk ve iman ışıklarını serptiler.’ |
04.04.2021 |
1 ... 7 8 9 10 11 12 13 14 15 ... 48 |