Hikmetten Üretilmiş Bilgi
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya[1]
Hükümranlık, hikmet ve hitabet, Vehhâb’ın inayetinin meyveleridir. “Hikmetle bakan bir bâtın göz”, kulların istikamette olduğunun alametidir. Kitap ve hikmeti öğreten elçilerin getirdikleri, gönlün aynasıyla buluştuğunda iki cihânın saadeti gerçekleşir. Aksi takdirde dalaletin çekim alanında ziyana uğramakla karşılaşılır.
Hikmetinden nasiplenmeksizin kitapları yüklenmek, eşeklerin yük taşıması gibidir. O zaman, Rahman’ın nâs olarak gönderdiği mesajlar, zulüm beldesinin sâkinleri için hidayet rehberi olmazlar.
Hikmetten üretilmiş bilgiler, hayır ve erdemin şüyu bulmasına vesile olur. Arındıran ve cehalet çukurundan çıkaran hikmet hâleleri, aşkın âlemin sözcüleri olan resullerin öğrettiklerini süslerler.
Gerçekte en yüce hikmet, Hakîm’in bildirdiği hikmetlerdir. İlimden nasibi olmayanlar, gerçek hikmetten haberdar olmadıkları için, hikmetli işlerin fâilleri olma bahtiyarlığından da mahrum kalırlar.
Daveti bereketlendiren hikmet, selim akıl sahiplerini ebedî âleme götürecek bir araç, bir Selâm kaynağıdır. Çağrı ve tebliğ, hikmetle olmazsa, Kur’ân’ın ifadesiyle “bereket ve maksat hâsıl olmaz”. Hikmetle özdeşleşen peygamber Hz. Lokman, oğluna mutluluğun ilkelerini şöyle bildirmektedir:
Şirkin çirkinliğinden uzak durmak, zulümden kurtuluşa, ana babaya iyilikle davranmak ise, cennet kokularıyla müşerref olmaya vesiledir. Çocuklarının iyiliğin karşılığında şükürle mukabele etmek, ebeveyni nimetlerin içinde olduğunu hatırlatır. Yapılan hayrın karşılığı iki âlemde de mutlak şekilde verilir.
Namaz hikmeti, insanı iyiliğin sahibi, kötülüğün düşmanı yapar. Gelen her şeye karşı sabrın derunî genişliği, her türlü ferahlığın üstündedir. Kibrin alçaklığından, başı önde ayaklarının ucuna bakan kişilerinkine benzer bir tevazu hükümranlığına terfi etmek gerekir. Bununla birlikte “çirkin seslerin sahipleri eşekler”in anırmasına benzer şekilde yüksek sesle kelâm etmemek, hikmetin gereğidir.
İnsanlık tarihi, sözlerin en güzeli Allah Kelâmı’yla kurtuluşa kavuşmuştur. Bu tarih, ne zaman ki, kutsal ve tevhitten uzaklaşmış, o zaman hikmetin hazinelerinden de mahrum kalmıştır.
Kirleri temizleyen hakîm peygamberleri, En Yüce Hakîm’den talep eden kullar, akıbetlerinin helakle sonuçlanacağı korkusundan emin olamamışlardır. Bundan dolayı, İlâhî Kelâm, kitap ve hikmeti öğretecek elçilerin gönderildiğini bizlere bildirmektedir.
Öğütler demeti olan Kitap ve hikmeti çok çok okumak, anmak, anlamak ve uygulamak vazifesiyle yükümlü olduğumuzu her dâim yüreğimizde hissetmemiz, akıl, ahlâk ve ruh sağlığımız için elzemdir.
Sonuç olarak bilmediğimizi bize öğreten hikmet, zarar ve ziyandan bizi kurtaran aşkın ilaçtır. Bazen peygamberlerin getirdiği şifâ veren hikmetler, azgın topluluklar için zehir haline dönüşmüştür. Onlar hikmet ilacını terk ederek, şirkin zehriyle helak sürecini hızlandırmışlardır. Ancak Allah Elçileri, Musa’nın Firavun’a son ana kadar yumuşak sözlerle hikmetle hitap ettiği gibi, uyarıcı ve müjdeci tavırlarını asla terk etmemişlerdir.