Yitik Hazine: Hikmet
Yitik Hazine: Hikmet
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya[1]
“Hikmet” Hz. Peygamber (s) zaviyesinden bakıldığında, mü’minin “yitik malı”dır. Yitik olan hikmet, her nerede ise, Efendimizin (s) emri mucibince behemal alınmalı, araştırılmalı, incelenmeli, eleştirilmeli, sorgulanmalı ve icraat sahasında “faydalı ilim ve bilgi”ye dönüştürülmeli, nihayetinde insanlığın hizmetine sunulmalıdır.
Şiirler de hikmet ifadeleri olarak karşımıza çıkabilir. Ancak hikmetin girizgâhı, Allah’a ta’zim ve kullukla başlar. Allah’ın kendisine hikmet verdiği kimse, bu hikmet gereğince hareket eder ve onu başkalarına öğretirse, kendisine gıpta ile bakılan numune bir kimse olur.
Başkalarına öğretilen hikmet, hidayete vesile olursa, Hz. Peygamber’in (s) dediği gibi, hikmet kelimesinden daha güzel bir hediye yoktur. Hz. Peygamber (s), İbn Abbas’a sımsıkı sarılarak onun için Allah’a yalvarır: “Allah'ım, (onu dinde fakîh kıl,) ona hikmeti ve Kitabın te'vilini öğret!” Hz. Ali için de, Kutlu Elçi “ben hikmet eviyim, Ali de onun kapısıdır.” ifadelerinde bulunmuştur.
Hikmetin konuşulup yayıldığı mahfiller, gül bahçesi gibi, güzel meclislerdir. Gül kokusu nasıl dağılırsa, hikmet sözleri de, ondan faydalanacaklara hayat suları taşır.
Hz. Peygamber’in hikmetli benzetmesi ne güzeldir: “Bir ilim meclisine oturup hikmetli söz dinledikten sonra, bu meclisten bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali, bir sürü sahibi çobana gelip: ‘Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!’ deyince, çobandan: ‘Git, en iyisinin kulağından tut al!’ iznine rağmen, gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misalidir.” (İbn Mâce, Zühd, 15; Ahmed bin Hanbel, 2/252)
Peygamberlerin aldığı vahiylerle sınırlı olmayan hikmet için Lokman Hekim oğluna şu nasihatte bulunur: ‘Ey oğlum, âlimler meclisinde oturmanı tavsiye ederim. Hikmet sahiplerinin sözlerini dinle. Şüphesiz Allah, ölü kalpleri hikmet nuruyla diriltir; tıpkı ölü toprağı yağmur taneleriyle dirilttiği gibi." (Hadis rivâyeti: Taberâni; el-Âlûsi, 3/41)
Hz. Lokman yine hikmetle konuşmaya devam eder: “Âlim ve hakîm olan kimse vakarlı bir sessizlikle insanları kendisine çağırır; âlim fakat zihni karışık ve iletişim kabiliyeti olmayan kimse de boş lakırdı ile insanları kendisinden uzaklaştırır.”
Hikmetli sözleri satın alacak dünyevî hiçbir meta yoktur. Hikmetle insanların şerefi artarken, köleler de hükümdarlar gibi yüksek payelere ulaşırlar.
Kendisine büyük hayır verilen hikmet erbabı, gençliğinden ömrünün sonuna kadar Yaratan’a gerçek kulluğunun mükâfatını alır. Hz. Osman’ın dediği gibi, “Hikmetten anlayana mânâlı bir söz kâfidir. Mânen sağır olanlar zaten hakkı duymazlar.”
Hülâsa, hikmeti artıran hususlar çoğaltılabilir. Ancak denilir ki, “günaha karşı pişmanlık, ölüme hazırlanmak, midenin tamamen doldurulmamak ve dünyaya kapılmayan zâhidlerle sohbet etmek” hikmet pınarlarını coşturur. Fakat dünyaya meyleden, dünyevî kaygılara düşen, kardeşine haset eden ve insanlara karşı kibirli davranan kimselerin kalpleri hikmet ummanından nasiplenmez.
[1] İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.